AKP’nin haltlarını göz ardı edip, yapıp ettikleri arasından
olumlu bir şeyler arayıp, onları öne
çıkararak “rafine yandaşlık” deneyen kimi kalem
erbabı son günlerde“Tamam AKP bir sürü yanlış yaptı, yapıyor.
Ama unutmayın ki vesayet rejimine sonveren de yine AKP
iktidarıdır. Artık ordunun, değil darbe yapmak,
darbe düşünecek hali bile kalmamıştır. Tek başına bu bile
AKP’nin bütün günahlarını affettirir”
demeylegetiriyorlar…
Kuşkusuz bunu bu kadar kabaca, ablavutça söylemiyorlar. Dedim a,
adamlar (ve kadınlar) “Rafine yandaş.” Ancak
dediklerinin özü özeti de bu.
Peki, bu ön kabul ne kadar doğru?
AKP sahiden vesayet rejimine son verdi
mi?
Birlikte bakalım…
***
Vesayet Arapça. Dilimize Osmanlıca
üstünden girdi. Tanımı epey yalın: Kendi malını idare
edemeyecek durumda olan akılca hasta veya zayıf kimseyi,
bir yetimi, küçük bir çocuğu yönetmek, onun adına
kararlar vermek…
Vasi ise vesayet edene, deniyor…
Eh, siyasal vesayetin içeriğini ve anlamını bu tanımlardan yola
çıkarak belirlemek zor olmasa gerek.
Cumhuriyet kurulduğundan beri, hatta İttihat Terakki
iktidarlarından beri vesayet
kurumu (rejimi) var olageldi. Hele 1950
sonrasında “Halkımız demokrasi için henüz
olgunlaşmadığından…” diye başlayan o uğursuz ve saygısız
cümleyi ne kadar çok duyduk.
1960 sonrasında “vesayet rejimi”, anayasal yetkilerle
donanmış Milli Güvenlik Kurulu (MGK) ile kurumlaştı.