Bugünlerde sosyal medya denen
Twitter ve Facebook gibi iletişim ortamlarında turladınız mı?
Bir deneyin, şaşıracaksınız.
Davutoğlu güzellemeleri okuyacak ve güleceksiniz.
Güzellemelerin ortak noktası aşağı yukarı şöyle:
“Davutoğlu AKP’li filandı ama hiç olmazsa İngilizce, Almanca gibi
iki yabancı dil bilen, profesörlüğe kadar yükselmiş bir
akademisyendi. Bu belli bir kalite demek. Tayyip Erdoğan onu yedi
ve yolladı. Şimdi kaldık Erdoğan ve ona biat etmiş adamlarıyla baş
başa…”
Yanlış mı ?
Evet ve hayır.
Yanlış.
Yanlış, çünkü Davutoğlu’nun 21 aylık başbakanlık dönemi, Kürt
illerinde en çok sivilin hayatını kaybettiği; Kürt illerinin sahici
savaş alanlarına döndüğü, kentlerin, kasabaların tümüyle tahrip
edildiği bir dönem.
Davutoğlu’nun 21 aylık başbakanlık dönemi, zaten başlangıcında
Davutoğlu’nun hastalıklı düş dünyasının yol açtığı Ortadoğu
politikasında Türkiye’nin bataklığın en dibine çekildiği dönem
oldu.
Avrupa Birliği ile utanç verici bir insan ticareti pazarlığı olarak
yürütülen göçmen sorununun en karanlık dönemi de Davutoğlu’nun
başbakanlık dönemine denk düşüyor. Pazarlıkta Avrupa ülkelerinin
elini zayıflatmak amacıyla Ege kıyılarında derme çatma göçmen
tekneleriyle ölüme yolculuğa göz yumuluşu, ölmeyip Yunan adalarına
ulaşabilen göçmenlerin de yine siyasal koz olarak kullanıldığı ayıp
aylarda da Davutoğlu Başbakanlık koltuğunda oturmaktaydı.
Ardından güzellemeler düzülen, siyasetten uzaklaştırılmasına
hayıflanılan, “Erdoğan gitseydi de o kalsaydı” anlamına gelecek
satırlar döktürülen Davutoğlu’nun birkaç marifetini saydım.
Daha sayayım mı ?
Doğru.