Gece maçı filan oynanıyorsa gazeteler baskıya geç girer. Bize de
yazıları geç yollama hakkı ve şansı doğar.
Bugün (yani dün, cumartesi) İstanbul’da “Yenikapı -
Kazlıçeşme maçı” var.
15.00’teHDP Kazlıçeşme’de sahaya çıkacak.
17.30’da da Tayyip
Erdoğan ile AhmetDavutoğlu “İstanbul’u
yeniden fethetme maçı” oynayacaklar.
Yani yazıya oturmak için önümde epey vakit var…
Olsun. Beklemeye niyetim yok.
Bu meslekte acemilik günlerini geride bıraktıktan sonra seçim
mitinglerinin ciddiye alınacak bir sonuç göstermediğini öğrendim.
Miting meydanlarındaki kalabalık, oraya gelenlerin sıkı partili
olduğunu filan göstermez. Olsa olsa il ve ilçe örgütü iyi
çalışmıştır, kasaya genel merkez desteği ile iyi para girmiş,
otobüs, minibüs filan kiralanmış, hatta “miting kumanyası” bile
hazırlanmıştır. Meydan dolar. Tersi söz konusu ise lider boş ya da
yarı boş meydanla idare etmek zorunda kalır. Miting sonrasında da
yerel parti örgütü liderden okkalı bir zılgıt yer.
Öyleyse HDP’nin Kazlıçeşme mitingine olsa olsa eş dost görmek,
arkadaşlarla halay çekmek, sohbet etmek için gidilirdi. Yani “Acaba
kalabalık olacak mı? HDP’nin İstanbul’da alacağı oy oranı
ile ilgili ipuçları bulunabilecek mi” gibi sorulara miting
meydanında cevap aramak gibi bir niyetim yok.
Kazlıçeşme mitinginden iki buçuk saat sonra da Cumhurbaşkanı ile
Başbakan el ele tutuşup hem bir “fetih müsameresi”
düzenleyecekler, hem de fetih bahanesi ile AKP için devlet destekli
seçim propagandası yapacaklar…
Yani…
Yani bu Tırmık’ı yazmak için ne Kazlıçeşme mitingini, ne
“Yenikapı müsameresini” beklemenin âlemi yok.
Ben de öyle yapıyorum zaten…