Cumhurbaşkanı AKP medyasının görsel alandaki ağır topu ATV’nin
canlı yayınında konuştu. Bir zamanlar solaçık’ta oynayan,
başarılı olamayıp takımdan kesilince başka takıma transfer
olup sağaçık’ta çok başarılı olduğu gözlenen bir
moderatörün sorularını cevapladı. Yandaşları, bütün
mesaileri Tayyip Erdoğan’ın gaflarına ya da
pervasızca kullandığı cümlelere kılıf bulmak olanlar bu kez pek
zorlandılar. Cümle kolay kılıf bulunacak gibi değildi.
Nitekim kılıf derdi olmayan Hürriyet’in internet portalı bu
konuşmadan birkaç cümleyi alıp yayımladı...
Ve kıyamet koptu.
Cihat seferine çıkmışçasına “Ya Allah bismillah, Allah-u
ekber” naraları ile Hürriyet’i basan AKP’li yiğitler mi
istersiniz; onlara önderlik eden, kendisi bedelli askerlik
yapmışken Hürriyet’in önünde şehitlik edebiyatını iyiden iyiye
ayağa düşüren AKP milletvekilini mi istersiniz; AKP
medyasının “O öyle değildi. Öyle dedi ama aslında şöyle
demek istedi” gibisinden zekâ düzeylerini ölçmemize yarayan
açıklamalarını mı istersiniz…
Sonunda bu gürültü patırtıdan yılıp emin olduğum halde o TV
konuşmasını bir daha, sonra ne olur ne olmaz hesabı ile bir kere
daha ve inanmayacaksınız ama sağlama bağlamak için üçüncü defa
izledim…
AKP’nin en tepesine
oturmuş “bağımsız cumhurbaşkanı” aynen şöyle
diyor:
“…Parlamentoda daha zayıf oldukları dönemde olmayacak kadar bu
dönemdeyaptıkları tahribatı neyle izah edeceğiz? 6-7-8 Ekim
olaylarını yaşadık, Suruç olayınıyaşadık, Diyarbakır olayını
yaşadık. Bunlar hep bir dayanışma ve yardımlaşmanın
neticesinde, en azından ülkemizde terör
belasının estirilmesinden başka bir şey değildi. Bu
terörü estirerek buradan rant elde ediyorlar. 400 vekili elde
edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalasaydı, durum
bugün çok farklı olurdu…”