Seçim ertesinin sıcak (aslında soğuk) havası
içinde yazmak içimden gelmedi. Ama içime de işlemişti. Yazmasam
olmazdı. İşte yazıyorum.
Buyrun…
***
Seçime tam bir hafta kala “Bitti bu
iş. Tayyip Erdoğan’a güle
güle. Muharrem İnce geliyor,
hatta geldi bile” diyen, kesin bilgi gibi yazılmış
e-mektuplar; Facebook, Twitter üstünden yollanan uzun ve kısa ve
hemen hepsi aşırı abartılı yorumlar başını alıp gidince bir
Tırmık yazıldı.
O Tırmık’ta şöyle birkaç cümle de
geçiyordu:
“ … Kıl payı da olsa Reis’i ve partisini
iktidardan alaşağı edebilme olasılığı var. Ancak kıl payı da olsa
24 Haziran’da kaybetme olasılığı da var.
(…) Unutmayalım, başta sosyal medya olmak üzere ‘Evet,
kazanacağız’ duygusu, beklentisi, yargısı hep ve
sadece bizim mahalle ile
sınırlı. Henüz AKP’nin kemik seçmeninde ciddiye alınacak bir
oy kayması yaşandığına ilişkin somut
bir veri, bir kanıt, bir olgu yok. ‘Türk’ün Türk’e
propagandası’ deyiminin bir başka türü
‘Bizim mahallenin bizim mahalleye
propagandası’nda yaşanıyor…”
Hepsi bu kadardı.
Vay sen misin bunları yazan ve bunları
söyleyen!..
E-posta’dan, Facebook ve Twitter üstünden,
yetmedi telefonla -son günlerin moda deyimi ile- bir linç dalgası
patladı.
Sabrınızı zorlama pahasına birkaç örneği
kısaltarak aktaracağım.
E-Posta ile:
“… Kaybedilebilirmiş öyle mi? Bunu yetmez
ama evet deyip bağrına bastığın RTE mi kulağına fısıldadı?
Cumhuriyet’i karanlık hedeflerinize alet etmeyin…”
Telefonla (aklımda kaldığı
kadarıyla):
-Alo, kiminle görüşüyorum?
-Aydın
Engin’le…
-Öyle miiii? Ben Recep’in uşağı, PKK
beslemesi Tırmıkçı ile görüşmek istemiştim…
Haydi bir de tweet aktarayım:
-Atatürkçülük şahlanmış sen hâlâ kıl payı
diye borazanlık yapıyorsun. Kıl payı ha, Recep’in şeyinin kılı mı.
Yala yala. İyi yemlenmişin…
Atatürk’ün gazetesine
yakışmıyorsun…
Böylesi saldırılara şerbetliyim. Ama bu kadar
kritik bir seçim arifesinde gerçekle yüzleşmeyi göze alamayan,
gönlünden geçeni doğrulamayanlara düşman gözüyle bakanlar yine de
can sıkıcıydı.
Gülüp geçtim diyemem ama gülmeden geçtim ve
işime baktım.
***
O Tırmık’tan üç gün sonra, seçime
üç gün kala -bence- ülkenin en ciddi ve satın alınamaz kamuoyu
araştırma kurumlarından KONDA’nın tahmini
geldi.
KONDA’nın başındaki Bekir
Ağırdır arkadaşım açıkladı:
KONDA’ya göre AKP Başkanı Erdoğan ilk turda
“kıl payı”yla da olsa başkan seçiliyordu. Oy dağılımı da şöyle
veriliyordu: Cumhur İttifakı adayı Erdoğan yüzde 51.9, CHP adayı
İnce yüzde 28, İYİ Parti adayı Akşener yüzde 10.2, HDP adayı
Demirtaş ise yüzde 9.0 civarında…
Bana yönelen saldırılara rahmet okutan yeni bir
linç dalgası patladı.
En iyi niyetliler “Bu sonucu elde etmiş
olabilirler ama bunu açıklamak çok çok yanlıştır. Erdoğan’ın
ekmeğine yağ sürmektir, ona hizmettir”
buyuruyorlardı.
Bu aktardığım en masumuydu. Küfürler, ajanlık
suçlamaları, hainlik yakıştırmaları gırla gitti.
Bizim mahalle gönlünden geçeni söylemeyen, onun
istediğini desteklemeyen uyarılara göz döndürüyor, tahminlere
alabildiğine öfkeleniyor, sert eleştiriden ana avrat sövmeye kadar
uzanan bir palette tepki veriyordu.
Bu konuda söyleyeceklerim bundan ibaret. Ne
yakınma, ne bir laf yetiştirme çabası. Sadece seçim arifesinde
yaşanmış birkaç günü lafı gevelemeden aktarmak.
Hepsi bu.
***