Geçen hafta elektronik medyada (galiba
Twitter’da) hoş ve bir o kadar da ciddi bir tartışma
yaşandı.
Tartışma pek yalın bir soru üstüne başladı:
Hiç kimsenin olmadığı bir ormanda devrilen bir ağaç ses çıkarır
mı?
Kimi kuantum fiziğinden, kimileri felsefeden,
kimileri akustik biliminden yola çıkıp soruyu
tartıştılar.
Aralarına profil fotoğrafına bir futbol
kulübünün amblemini yerleştirmiş, kendi adının başına bir TC
kondurmuş biri de karıştı. Şöyle yazdı:
-Ben görmediysem, duymadıysam bana ne yani.
Benim için o olmamıştır yani. Ormanda ağaç devrilmiş, ses çıkarır
mıymış…
Tartışmacılardan biri ağzını bozmadan
cevapladı:
-Kardeş haydi sen maça git ya da
bi sus. Ayrıca sen görmüyorsun ama
dünya dönüyor...
***
Yeditepe Bienali adı verilmiş bir kültür
etkinliği var. “Geleneksel Türk sanatının tanıtımı” için
düzenlenmiş. Böylesine yerli ve milli bir etkinlik AKP
Reisi’ni elbette heyecanlandırır. Açılışta konuştu. Sanatta
yerli ve milli’den ne anladığını uzun uzun anlattıktan
sonra bir kültürel etkinlikte olduğunu unuttu ve
gürledi:
“…AKM için de çok bağırdı Geziciler.
İstediğiniz kadar bağırın, çatlayın, patlayın, yıktık. Aynı şeyi
Ankara’da yaptık. Cumhuriyet tarihi boyunca bir tane eser
ortaya koyun
be!..”
Yukarıda aktardığım ormanda devrilen ağaç
tartışmasını hatırlayın. Hani “Ben görmediysem, duymadıysam o
olmamıştır” diyen adamcağızı…
AKP Reisi de benzer düşüncede. O görmediyse,
duymadıysa; görmek, duymak istemiyorsa o
yok demektir. Yoksa “Cumhuriyet tarihi boyunca
bir tane eser ortaya koyun be”
demezdi...
***
Peki Reis, koyalım
be!..
Cumhuriyet tarihi boyunca, sen doğmadan önce de
sen doğduktan sonra da pek çok eser ortaya kondu.
İlk akla gelenleri sayayım:
Topluiğne bile yapılamayan bir ülkede
“Anayurdu demir ağlarla örmek” ortaya bir eser koymak
değilse nedir be?
Kefen bezinin bile ithal edildiği bir ülkede
Kayseri, Nazilli, Malatya başta olmak üzere kumaş, bez, basma,
patiska dokuyan fabrikalar kurmak ortaya bir eser koymak değilse
nedir be?
Divriği’nin demiri ile Zonguldak’ın kömürünü
Karabük’te evlendirip çelik üreten bir bebek dünyaya getirmek
ortaya bir eser koymak değilse nedir be?
Rusya’dan kelle şekeri ithal edilemeyince çayı
kuru üzümle içmek zorunda kalmış bir ülkede Turhal’da, Alpullu’da,
Susurluk’ta ilk şeker fabrikalarını kurmak, ardından yenilerini
eklemek ortaya bir eser koymak değilse nedir be?
Daha sayayım mı?
***