Yarın 23 Nisan. Ertesi de 24. İki önemli yıldönümü.
Âdettendir. Gazete yazarları öyle günlerde o güne ilişkin yazılar
yazarlar.
O yazılar “Bugün” diye başlar ama aslında bir gün önce
yazılmıştır. Yani bir yıldönümünün doğal duygularıyla değil, epey
yapay duygularla ve çoğu kez yazı tekniğinde cambazlıklar yapıp,
hüner göstererek yazılar bu yapaylıktan kurtarılmaya çalışılır.
Bazen tutar, bazen tutmaz, sırıtır…
İyi kötü bu işlerde kıdemliyim, oldum bittim öylesi yapay
yazılardan hoşlanmadım. Gazete yönetimlerinden fırça yemek pahasına
bir gün önceden “Bugün” diye başlayan ve tam da bir
yıldönümüne denk gelen yazılar yazmamaya çabaladım.
Bugün de öyle yapacağım. 23 Nisan’a bir, 24 Nisan’a iki gün var.
Yani bugün bir yıldönümü filan değil. Ama yarın ve ertesi
gün…
Sanırım ve umarım anlaşılmıştır…
Bugün 23 Nisan’dan söz edeyim. Yarın da 24 Nisan’dan...
Buyrun…
***
Evet, yarın 23 Nisan. 95 yıl önce o gün Türkiye
Büyük Millet Meclisi kuruldu.
Bugünün (2015’in 22 Nisan’ı) gözlükleri ile bakıp, değerleri ile
teraziye vurursanız söylenecek söz çoktur.
337 milletvekili seçilmişken açılış günü sadece 115’inin Ankara’da
bulunabildiğine bakıp “Abartmayın canım, daha
kuruluşu bile sakattı. Salt çoğunluk bile
olmadantoplandı” diye dudak bükersiniz.
Bununla da yetinmez 337 milletvekilinin seçilişine kafayı
takar, “Seçildiler mi, atandılar mı kuşkulu. Sandıklar
kurulup adayların ortaya çıkıp yarıştığına ilişkin hiçbir
belge, bilgi, tanık yok” der büyük savaşı kaybetmiş,
toprakları işgal güçlerince paylaşılmış, ulusal kurtuluş savaşı
vermeye hazırlanan bir ülkede 21. yüzyıl demokrasisinden yansımalar
ararsınız…