2016 ABD başkanlık seçimlerinin en ilginç kişisi bence Bernie
Sanders. Bir insanın 75 yaşında, Amerikan Başkanlık adaylığı
kampanyasının fırtına gibi havasına ayak uydurabilmesi başlı başına
bir olay. Ayrıca ABD gibi kapitalizmin kalesi bir ülkede sosyalizan
bir kampanya ile kimsenin tahmin bile edemeyeceği desteği sağlamak,
şaşırtıcının ötesinde bir fenomen. Sanders’in tüm başarılarına
karşın, eğer bir mucize olmaz ise Hillary Clinton karşısında
adaylık yarışını kaybetmesi bile Demokratlar’ın ve ABD’nin geleceği
konusunda kimi soruları ortaya atmış olması gerçeğini
değiştirmeyecek.
Ama kuşku yok ki kampanyanın gösterişli yıldızı Cumhuriyetçiler’in
adaylığı pozisyonu kesinleşmiş olan Donald Trump. Onun herkesi
hayretler içinde bırakan başarısı, sosyal bilimciler ve psikologlar
tarafından mercek altına alınmış durumda.
Bu konuda okuduğum en ilginç yazılardan birinde, Trump’ın
başarısının on öğesi sayılırken, bunlardan biri olarak da,
“tutarsızlıktaki tutarlılığı” gösteriliyordu.
Tutarsızlıktaki tutarlılık “istikrarlı istikrarsızlık” gibi abes
ama yine de garipsemediğim bir deyiş.
***
Bir zamanlar, anlamsız bulunan “kaosun düzeni” deyimi de artık
eskisi kadar garipsenmiyor. Kaosun da kendine özgü bir düzeni
olduğu anlaşıldı çünkü.
Tutarsızlığındaki tutarlılığı, Trump’ın başarı öğelerinden biri
olarak gösteren yazar, onun alışılmışın dışındaki söylem ve
davranışlarında ısrarlı olmasını ve bu çizgiyi takipten hiç
vazgeçmemesini kastediyor.
Doğrusu, Cumhuriyetçi seçkinlerin, gittikçe artan öfkeli tepkileri
karşısında, Trump’ın tutarsızlığına tutarlılıkla bağlı kalıp
kalmayacağının, artık pek de belli olmadığı söylenebilir.
Kimi gözlemciler, hedef kitlenin makul Cuhuriyetçiler olacağı yeni
dönemde, artık yeni taleplere yanıt verirken geniş topluluklarca
daha kabul edilebilir, tutarlı davranışların zamanının geleceğini
düşünüyorlar.
Unutmayalım, Trump’ın sattıkları kendi özgün buluşları değil, daha
çok kendisine ısmarlanmış olanlar. Yani kapitalizmin altın kuralı
burada da geçerlidir: Talep arzı belirler.
Yapılan araştırmalar, Trump’ın destekçi profilinin, işsiz,
eğitimsiz, düzenden hoşnut olmayan bir figür olduğunu ortaya
koyuyor. Yani Trump’ın tabanı Uğur Mumcu’nun deyişiyle, bilgi
sahibi olmadan düşünce sahibi olan kişi. Böyleleri bizde olduğu
gibi ABD’de de şaşırtıcı derecede bol.
Politika, hiç değilse insanlığın bugün vardığı aşamada, bu kesimi
düzeysizliğini küçümseyerek, dikkate almayabilecek bir seçkincilik
içinde olamaz, onları da peşinden sürüklemek zorundadır.