Donald Trump’ın resmen başkanlık görevine
başlamasıyla birlikte, bütün ülkeler yeni Başkan’dan,
beklentilerini, isteklerini sıralıyor ve bunların ne ölçüde
gerçekleşeceklerini görmeyi bekliyorlar. Bunlar arasında
Türkiye’nin özel bir yeri var. Gerek Başbakan, gerek gerçek
patron Tayyip Bey, Trump’tan
beklentilerini açıkladılar, hatta Başbakan, Türkiye açısından Trump
döneminin Obama iktidarından daha olumlu
olacağı tahminini de dile getirdi.
Başbakan’ın açıklamasını temenni olarak yorumlamak daha gerçekçi
olur.
Burada şu da söylenebilir. Obama döneminde Türk-Amerikan ilişkileri
zaman zaman öylesine kritik anlardan geçti ki, hiçbir Amerikan
iktidarıyla karşılıklı ilişkiler ondan daha kötü olamaz.
Gerçekten de, Obama’nın Türkiye’nin PKK’nin Suriye şubesi terör
örgütü olarak gördüğü PYD’yi desteklemesi, örgüte silah ve malzeme
yardımı yapması ve bunun yanı sıra Türkiye’ye IŞİD ile
mücadelesinde vaat ettiği desteği vermemesi, Ankara tarafından,
müttefiklikle bile bağdaşmayacak, bir tutum olarak kabul edildi ve
yüksek sesle tok bir ifade ile dillendirildi.
***
Ankara’nın Obama yönetiminden şikâyetleri bununla sınırlı
değildi. Tayyip Bey, Washington’ın son zamanlarda sık sık
Türkiye’deki demokrasi ve basın özgürlüğü uygulamalarını
eleştirmesinden de fazlasıyla tedirgindi.
Fethullah Gülen de, Obama ile Erdoğan
arasında ayrı bir sürtüşme konusuydu.
Ankara, Gülen’in sorgusuz sualsiz iadesini talep etmekte, Obama
yönetimi ise bu isteğe olumlu cevap vermemekteydi.
Ankara’daki Reis Yönetimi, Trump’tan bu üç konuda da değişik
davranmasını istiyor.
Trump’tan beklentileri şöyle özetleyebiliriz:
-İkide bir Tayyip Bey’in baskıcı uygulamalarının demokrasiye aykırı
olduğu gerekçesiyle eleştirilmesinden vazgeçilmesi.
-Fethullah Gülen’in iade edilmesi.
-PYD’nin desteklenmesine son verilmesi.
Şimdi dilerseniz, Trump yönetiminin Ankara’nın bu taleplerini nasıl
cevaplayabileceğini teker teker ele alalım:
Reis’in demokrasi ve basın özgürlüğü konusunda Obama döneminde
Washington’dan yükselen eleştirilerin, daha ziyade iki ülke
arasında diğer konularda uyumsuzluğun arttığı dönemlerde
yoğunlaşmış olmasına bakarak, ABD’nin zaman zaman uyumu artırmak
uğruna demokrasiye aykırı