Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösteren çok olurmuş. Her
seçimden sonra da bol bol yol gösteriliyor.
Bazen bunlar acımasız olabiliyor.
Örneğin 1 Kasım AKP zaferinden sonra
kimileri Selahattin Demirtaş’ın da istifasını
istediler, seçmenin kendisini yetersiz bulduğunu öne sürdüler.
Oysa, 7 Haziran’dan sonra aynı Demirtaş için neler yazılmıştı.
Sayın Demirtaş’ı Türk siyasi hayatının yükselen yıldızı olarak
niteleyen az mıydı?
Bir başkası AKP’nin 1 Kasım öncesinde adaylarını yeniden gözden
geçirip yeni isimler çıkardığını, oysa CHP’nin bunu yapamadığını
söylüyordu. Oysa önseçimle gelmişti, o CHP’nin beğenilmeyen
adayları ve hemen herkes o ön seçimden dolayı CHP’yi ne kadar
övmüştü.
Önseçimden çıkmış adaylar, kısa süre içinde kızağa çekilsin de,
yerlerine genel merkezin saptadığı daha “uygun” adaylar
mı gelsindi? Benzeri Eskişehir’de yapıldı da ne oldu?
Tekerlek kırıldıktan sonra yol gösterirken biraz daha dikkatli
olsak derim.
***
Bir de seçimden zaferle çıkmayı alışkanlık haline getirmiş
olan Tayyip Erdoğan’a yol gösterenler
var.
Bunların kimilerinde, “sen iyi çocuksun yapmazsın” yollu
pedagojik yöntemi benimsemiş bir üslup var.
Onlar da Tayyip Erdoğan’ı toplumun tümünü kucaklamaya
çağırıyorlar.
Tayyip Bey, bana kalırsa, bu çağrılara içinden kıs kıs
gülüyor.
Tayyip Bey’in amacı iktidar olduğuna ve şimdiye kadar da iktidarı
hep kucaklayıcı değil, dışlayıcı politikalarla elde ettiğine ve
elde tuttuğuna göre, şimdi neden bindiği dalı kesip de
ötekileştiricilikten, dışlayıcılıktan, hot zottan vazgeçsin
ki?