Zamanlar mı bozuldu, yoksa bizlere mi bir haller oldu?
Son zamanlarda sık sık aynı soruyu sorar olduk:
- Ne oluyoruz?..
Son olarak da Türkiye -Yunanistan dostluk maçı öncesinde Fatih
Terim Stadyumu’nda;
Yunan ulusal marşının ıslıklanması, Paris’teki büyük terör
saldırısı kurbanları için yapılan saygı duruşunun protestolarla
kesilmesi ve atılan, “şehitler ölmez vatan
bölünmez” sloganlarıyla, sevgiden çok kin çağrıştıran tekbir
sesleri yalnız bizim değil, olaya tanık olan bütün dünyanın da aynı
soruyu sormasına neden oldu:
- Ne oluyor bu Türklere?
Görüntü öylesine korku vericiydi ki, endişeli sorular
haklıydı.
Gerçekten ne oluyorduk?
Ne olduğu ortadaydı, her şey gösteriyordu ki, Türkiye’de hızla
tırmanan toplumsal gerginlik, maazallah bir iç savaşa kadar
varabilecek toplumsal çatışmaya doğru çılgınca bir tempoyla
koşmaktaydı.
Her sevinç, her üzüntü, her tasa, her umut, her zafer, her afet,
her nimet, her felaket kimilerini birleştirir, bütünleştirirken
bizi daha bölüyor, daha karşıt hale getiriyor, daha çatışmanın
eşiğine doğru sürüklüyordu.