“İnsan başarılı başlamış,
Paris’te pekiyi doktora derecesiyle
taçlandırılmış bir hukuk
kariyerinden sonra, ‘ben
ressam
olacağım’ diye bütün
bunları bir kenara atarsa,
hukuk doktorası için gittiği yerde
ressam olursa tabii asansörü de böyle
olur. Şaşacak bir
şey yok. Tam sana uygun.”
Ressam
dostum Rasin’e en üst katında
yaşadığı apartmanındaki ikinci kat düğmesine basıldığında, altıncı
kata ulaşılan asansöründen dolayı böyle
takılırdım.
Bundan böyle takılamayacağım. Rasin artık
yok.
Geçen hafta bugün onu toprağa
verdik.
Musalla taşının, Kanlıca İskelesi’nin
arkasındaki küçük meydanda bulunduğu Kanlıca Camii’nde ikindi
namazındaki cenaze töreni “a la Rasin’di”. Bütün cemaat
içinde cenaze törenine en son gelen yine Rasin oldu.
İkindi namazı sırasında, onu son yolculuğuna
uğurlayacak cemaat oradaydı, ama Rasin’i getiren cenaze arabası
daha Avrupa yakasından gelememişti.
Uğurlayıcıların hepsi hazır, uğurlanacağı
bekliyorlardı.
Olayı Rasin görmüş olsaydı, o ünlü
kahkahalarından birini atardı.
Uğurlayıcı topluluğunun önemli bir bölümünü,
bencileyin “bekleme odasısakinleri”nin
oluşturduğu cenaze töreninde, pek gözyaşı olmamasını, gidenin
yaşının 94’e varmış olmasına değil de, gidenin “mutlu yaşadı”
yargısını haklı kılacak bir hayatı sürmüş olmasına bağladım
ben.
***
Evet, okul arkadaşlarının, dostlarının
çoğunun, müstesna eşinin gidişine tanık olmuş
ve Cahit Sıtkı’nın
“gittikçe artıyor
yalnızlığımız” dizelerini kim bilir kaç kez somut olarak
hissetmiş olan Rasin, mutlu bir yaşam
sürdü.
Pek hayırla yâd ettiğine hiç tanık olmadığım
ünlü parlak bir hukukçu olan, ama aynı zamanda, oğlunu da kendi
yolunu izlemeye zorlayan ceberut bir babanın baskısıyla geçen
çocukluk ve ilk gençlik yıllarında, buna ek olarak bir de çocuk
felcinin sonucunda akranlarının koştuğu, dans ettiği, spor yaptığı
dönemlerde oluşan yürümedeki aksaklığın yaratması kaçınılmaz ruh
halini de düşününce, şu sorunun sorulmasına şaşırmamak
gerek:
- Bu nasıl mutluluk, böyle mutlu yaşam olur
mu?
O zaman ben de haklı olarak, şu soruyu atarım
ortaya:
- Mutlu adam kime
denir?