Çocukluğumun ilk yıllarında, en merak ettiğim kişi, anneannemin
dilinden düşürmediği bizim ünlü “ismi var, cismi yok
kalfa” idi.
Ne zaman ek bir iş, bir angarya çıksa anneannem hemen çareyi
bulurdu:
- Aaa çok kolay! Hemen söylerim, ismi var cismi yok kalfaya
yapıverir.
İsmi var cismi yok kalfa hayatı kolaylaştırır, her işe koşardı ama
onu bir türlü görmez, göremezdim.
Yıllar geçti, büyüdüm, yaşlandım, o görünmez büyülü kalfanın
yerini “ismi var cismi yok” demokrasimiz
aldı.
Bir haftadır, ülkenin dört bir yanında, sokaklarda, alanlarda,
naralar, dualar, şarkılar, taşkınlıklar, saldırılarla demokrasi
nöbeti tutuyoruz. Gazetelerimiz, televizyon kanallarımız “15
Temmuz gecesinde demokrasi kazandı” diyorlar.
Her yerde demokrasi güzellemesi gırla gidiyor.
Darbeye arka çıkıyor görünmek korkusuyla da kimse
soramıyor:
- Hangi demokrasi?
Anlaşılan, bizim ismi var cismi yok kalfa gibi bir tevatür
demokrasimiz de.
Fethullahçı Terör Örgütü olarak nitelenen cemaatin devlet içine
sızmış üyeleri de demokrasiye kast etmekten
yargılanacaklar.
Hani, gözlemimi değil, özlemimi dillendirdiğimi sanmalarından
korkmasam uyaracağım:
- Sakın bu gerekçeyle dava açmayın! Yakayı sıyırıverirler.
***
Gerçekten de Türkiye’de 15 Temmuz gecesi demokrasi var olmalıydı
ki, ona kastedilebilsin.
15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de hangi demokrasi vardı?
Yürürlükte olan rejim anayasa ile uyum halinde miydi?
Temel hak ve özgürlükler güvence altında mıydı?
Güçler ayrılığı ilkesine uyuluyor ve bağımsız, adil yargının
kurumsal güvenceleri oluşturuluyor muydu?
Basın özgürlüğü mü vardı?
Milli iradenin özgürce tecelli etmesinin güvencesi bağımsız yargı
işliyor muydu?
Bu durumda olmayan demokrasiye kast etmek, ölüyü öldürmeye teşebbüs
etmek kabilinden bir işlenemez suç değil miydi?
Evet, 15 Temmuz gecesi TSK içindeki güçlerin darbecilerle
işbirliğini reddetmesi, halkın menfur girişime direnmesiyle,
beterin de beteri önlenmişti.
Ama içinde bulunduğumuz durumda hangi izan
sahibi “demokrasi kazandı”diyebilirdi?
“Hiç değilse devlet, onu tarumar etmek için yıllardır, sinsice
en kritik yerlere sızanların elinden
kurtarıldı” diyebilir miyiz?
Şu anda devletin bütün kritik noktalarına girilmiş, bütün
tersaneleri zapt edilmiş, ordusu etkisizleştirilmiş, yargısı işgal
edilmiş, Milli Eğitimi ifsad edilmiş bir durumda ise, durumun
düzeldiğinden bahsedebilmemiz için, bu duruma işgalcilerle
işbirliği yaparak, methaldar olanların da temizlenmesi gerekmez
mi?
Fethullahçı Terör Örgütü’nün dileklerini “Şimdiye kadar ne
istediler de vermedik”diyecek kadar yerine getirenler kimlerdi
?
Gülenciler ile el ele “Beraber yürüdük biz bu yollarda,
beraber ıslandık aynıyağmurda” şarkısını kimler söylüyordu
?