Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “France 24”e
verdiği demeçte, bir kez daha “istihbarat zaafı”ndan söz
etmiş.
Çok kişi, darbe öncesi ve darbe esnasındaki istihbarat zaafından
söz etti.
Fethullah Gülen’in örgütü, yıllar süren kararlı
bir yürüyüşle TSK’nin, polisin, yargının kilit noktalarını ele
geçirirken, eğer yalnızca bunu engellemekle yükümlü olanların
aymazlığa varan ihmalinden yararlanmış olsaydı, bir istihbarat
zaafından söz edilebilirdi.
Ama durum öyle değildir. “Paralel yapı”nın devletin kilit
noktalarını ele geçirmesine bilerek göz yumulduğu için, hatta
TSK’nin etkisizleştirilmesi konusunda, “askeri
vesayeti tasfiye ediyoruz” diyerek, kol kola hareket
edildiğinden, devletin ana kurumları rehin alınmıştır.
Kısacası istihbarat zaafı yok, işbirliği var.
Cumhurbaşkanı’nın söz konusu demecindeki yanlış okuma her konuda
kendisini gösteriyor. Örneğin Türkiye’nin kredi notunun
düşürülmesinin yanlış, hatta kasıtlı olduğunu iddia eden Tayyip
Bey, mali disiplinden taviz olmadığını, Türkiye ekonomisinin
göstergelerinin , dünyanın pek çok ülkesinden daha iyi durumda
olduğunu söylerken, kredi notunun düşürülmesi gerekçesinin ekonomik
değil siyasi olduğunu belirtmeye çalışıyor.
Oysa herkes biliyor ki bütün ülkelerde siyasi istikrar ve hukukun
üstünlüğü ilkesine bağlılık, ekonomik istikrarın önde gelen
koşuludur, hele ki Türkiye gibi sıcak para bağımlısı
ülkelerde...
***
Hükümetin çıkardığı kanun hükmündeki ilk kararnamede de, benzeri
durumlar mevcut. Fethullahçı illegal yapılanmayla mücadele
konusunda, gözaltı süresinin 30 güne çıkarılması ve savunma hakkına
getirilen sınırlamaların hangi derde deva olacağını kestirmek
güçtür. Paralel yapılanma, kanunlardaki boşluklardan savunmadaki
hünerlerinden ve özgürlükler konusundaki liberal uygulamalardan
yararlanarak, başarıya ulaşmış değildir ki, bu düzenlemelerle
engellensin.
Göz yumma, hatta daha da ilerisi, müzahir olma durumu devam
ettikçe, bu önlemler paralel yapıcılara vız gelecek, devlet içinde
uzantıları olmayanları etkileyecektir ki, bize açıklandığına göre,
OHAL ile hedeflenenler de güya onlar değildir.