Alman parlamentosu, 1915 Ermeni soykırımını kabul eden kararı
perşembe günü görüşüp onayladı.
Soykırımın belgelerle sabit olduğunu iddia eden parlamento,
Türkiye’nin de, bu gerçeği kabul etmesi gerektiğini ileri sürdü.
Alman imparatorluğunun olaydaki sorumluluğunun da kabul edildiği ve
bundan utanç duyulduğu belirtilen ve Ermeni soykırımının
Almanya’daki ders kitaplarında yer alacağı vurgulanan kararın
amacının Türk - Ermeni ilişkilerinin düzelmesine katkıda bulunmak
olduğu da ayrıca öne sürülmüş.
Tabii Alman parlamentosunun 1915 olaylarını soykırım olarak kabul
eden kararının, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin düzelmesine, nasıl
katkıda bulunacağını anlamak güçtür. Bunun tek açıklaması olsa olsa
Berlin’in, Ankara’ya baskı ve tehdit ile Erivan’ın isteklerini
kabul ettireceğine inanmış olması olabilir.
Berlin’in tavrı, her şeyden önce, AİHM’nin 13 Aralık 2013 tarihli
2. Daire ve 15 Ekim 2015 tarihli Büyük Daire kararlarına
aykırıdır.
Her iki kararda da parlamentoların ya da başka siyasilerin
soykırıma hükmedemeyecekleri, böyle bir kararın yetki gasbı olacağı
belirtilmiştir.
***
1915 olayları konusunda yıllar boyunca çok yazdım. Onları
yineleyecek değilim, yalnızca,
15 Ekim 2015 tarihli Büyük Daire kararının kaynağı olan Doğu
Perinçek’in de altını çizdiği bir hususu vurgulamakla yetineceğim.
1915’te çok üzücü katliamlar olduğunu yadsımıyor, tarafların
hiçbirinin sorumluluğunu görmezden gelmiyor, tehcirdeki devlet
sorumluluğunu örtbas etmeye uğraşmıyor, yalnızca olanların soykırım
tanımına sokulamayacağını anlatmaya çalışıyoruz. Şimdi de AİHM
kararlarına aykırı olarak alınan Alman Parlamentosu kararının hangi
akla hizmet olduğunu anlamaya çalışıyoruz.
İddia edildiği üzere, bu karar Türkiye- Ermenistan ilişkilerine
olumlu bir katkıda bulunamaz.
İlişkilerin düzelmesi için, Ermenistan’ın T. C. topraklarından bir
kısmı üzerinde “Batı Ermenistan” etiketiyle hak iddia etmekten
vazgeçmesi, Türkiye’ye karşı hasmane tutumuyla birlikte, bölgedeki
saldırgan genişleyici emellerini bir yana bırakması
gerekmektedir.
Unutmayalım ki, bütün bunlar gündeme gelmeden önce Ankara-Erivan
ile iyi ilişkiler sürdürüyordu.
Bu gerçeklerin ışığında tam da Merkel’in mülteci sorununun
çözümünde Türkiye’ye büyük ölçüde bel bağladığı bir sırada böyle
bir yolun tutulmasındaki hikmeti anlamak güçtür.
Evet bu kararın nedeni ve zamanlaması gerçekten cevaplanması güç
sorular.