İsmet İnönü’nün Harbiye’den sınıf arkadaşı
olan, okul birincisi ve İnönü hakkında bir de kitap yazmış olan
General Ali Fuat Erden, “Paris’ten TİH Sahrasına”
adlı otobiyografik yapıtında 1. Dünya Savaşı’na giden günlerde,
Alman subaylarının Osmanlı meslektaşlarını, harita başında
toplayıp, kendilerinin yanında savaşa girmeleri halinde nerelere
yeniden sahip olacakları konusunda nasıl gaza getirdiklerini
anlatırken, diğer arkadaşları gibi bu hayallerden heyecana
kapılamadığı için ne kadar üzüldüğünü söyler.
Son günlerde kendi halim bana Ali Fuat Erden Paşa’yı
hatırlattı.
Gazete sütunlarında, nutuk kürsülerinde, TV ekranlarında bir
seferberlik havası var ki sormayın!
Bu çığlıklara bakarsanız, küstah kovboy Trump’ın
kişiliğinde somutlaşan emperyalizme karşı yeni bir beka savaşı
vermekteyiz.
Ben de Ali Fuat Paşa gibi, ortada anti emperyalist bir direniş
falan göremiyor, bu çığlıklarla heyecanlanamıyorum.
Olay ne?
Olay yeni Cumhuriyet ile birlikte, TL’nin olağanüstü değer
yitirmesi, enflasyonun baş döndürücü şekilde fırlaması ve
yoksullaşmamız.
*** Endişeli değil misin derseniz,
fevkalade endişeleyim, TL’nin feci düşüşünün nerelere kadar
varacağını, ekonominin ne hale geleceğini, daha ne kadar
yoksullaşacağımızı kara kara düşünüyorum.
Uzun süredir, geleceği bilinen ama zamanı tam olarak kestirilemeyen
kriz tabii ki, sürpriz olmadığı gibi sadece, Trump’ın çıkışının
sonucu meydana gelmiş de değil.
Brunson olayı ve Trump’ın çılgınlığı olmasa da
kriz olacaktı. Bunu da, “aman kriz geldikten sonra sandığa
gömülürüz, iyisi mi s...