Asıl adı olan Margaretha Geertulda
Zelde, pek çok kişi için bir şey ifade etmez ama,
sanırım Mata Hari ismini
duymayanımız yok gibidir.
Ama, Birinci Dünya Savaşı sürerken, 1917’de çift taraflı casusluk
yaptığı gerekçesiyle, ölüm cezasına çarptırılan baştan çıkarıcı
dansözün “gazeteci!” olduğu da ilk kez Türkiye’de ileri sürülüyor
olsa gerek. Zaten casus ile gazeteci kavramının birbirleriyle
böylesine geçirgenleştiği, kavram kargaşasının doruk yaptığı bu
ülkeden başka bir yerde de bu mümkün değildir.
Ama Türkiye’de artık her şey olduğu gibi, bu da mümkün.
Gazetecinin casus, casusun gazeteci olarak algılanacak derecede bu
iki kavramın birbirlerine karışmaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi
kararıyla sabit olmuştur.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Can
Dündar’ı gizli kalması gereken bilgileri
yayımlamaktan 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptıran yerel mahkeme
kararını, “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları
bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri
siyasi veya askeri casusluk maksadıyla hüküm kurulması gerektiğini”
belirterek bozmuştur.
Karar kesinleştiğinde, iktidar göğsünü gere gere, Dündar’ın
gazetecilikten değil, casusluktan cezaya çarptırıldığını ileri
sürebilecektir.
*** Aynı olaylardan dolayı eski
gazeteci halen CHP milletvekili olan Enis
Berberoğlu, 14 Haziran 2017’den beri casusluk suçundan
tutukludur.
İktidarın, MİT TIR’ları ile bir kısım teröristlere silah ve malzeme
sevkıyatı yaptığı dünya âlemin malumu, bir devlet sırrıdır. Üstelik
de dava konusu edilen haberden ön...