OECD tarafından her üç yılda bir düzenlenen fen, matematik ve
okuma alanlarında uluslararası öğrenci değerlendirme raporu PISA
2015 sıralamasında, Türkiye, her üç alanda da OECD ortalamasının
altında kalmış bulunmaktadır.
PISA 2015 Türkiye’nin 12 yıl önce, yani 2003’te almış olduğu
puanların da altına düşmüş olduğunu da gösteriyor
PİSA sonuçlarının ortaya serdiği gerçekler şunlar:
- Türkiye’nin eğitim seviyesi OECD ortalamasının
altındadır.
- Türkiye’de eğitimin seviyesi, yükselmemekte, bilakis yıldan yıla
düşmektedir.
- AKP’nin iktidara gelmesinden bu yana düzey düşüşü ivme kazanmış
bulunmaktadır.
- Eğitimin, son 12 yılda ivme kazanmış olan düşüşü, hem kendi
içinde, hem de OECD ülkeleri ortalamasıyla kıyaslandığında, AKP’nin
Milli Eğitim politikası ülke çıkarları açısından son derece zararlı
olmuştur.
***
Hemen belirtmek isterim ki, bu noktaya bilerek, isteyerek, büyük
çabalar harcayarak gelinmiştir.
Sonuç, AKP iktidarının temel taşlarından biri
olan “eğitim karşı devrimi”nin ürünüdür.
Köhnemiş ve çökmüş Osmanlı’dan, perişan bir ekonomi devralan
Cumhuriyet, sanayii olmayan, harap, köylü ülkede kalkınmanın motor
gücü burjuvazi ve işçi sınıfı yokluğunu eğitim seferberliğiyle
gidermeye çalışmıştır.
Cumhuriyetin seferberliğinin, Osmanlı’nın kendisinden önce
başlattığı seferberlikten değişik yanı, ezbere dayalı değil,
sorgulayıcı tartışmacı ve karma, yani laik ve aydınlanmacı
olmasıydı.
Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, laik, aydınlanmacı kuşaklar
yetiştirmek isteyen Cumhuriyet, bu eğitim seferberliği sayesinde
başlangıçta büyük başarılar kazanmıştı.
Eğitimde elde edilen sonucu, eski bakanlardan, uluslararası alanda,
Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı’na kadar
yükselen Atilla Karaosmanoğlu’nun “Tüm öğrenimimi
Cumhuriyetin Milli Eğitim kurumlarında yaptım ve bu
bana bütün uluslararası görevlerimde yeterli
oldu” sözleri çok güzel açıklamaktadır.
Bu olguyu, Cumhuriyetin kurucuları kadar onun kazanımlarını ortadan
kaldırmak isteyenler de çok iyi kavramışlar ve Cumhuriyete
saldırılarını o cephede yoğunlaştırmışlardır.