Türkiye’de hep birlikte seçimlere odaklanmış olduğumuz sırada,
İspanya’dan, bir zamanlar olsaydı, dünyayı ayağa kaldıracak olan
bir haber geldi.
Bask terör örgütü ETA, El Diario gazetesine, nisan ayında
gönderdiği, ama 2 Mayıs’ta yayımlanan bir mektupla kendini
feshettiğini bildiriyordu. Haber pek dikkat çekmedi.
Oysa ETA’nın öyküsü, etnik terörün evrensel özelliklerini içermesi
açısından çok ülke için ders niteliğindeydi. Bu nedenle olayları
kısaca anımsayalım.
Ayrılıkçı terör örgütü ETA, Franco diktasının,
bütün İspanya’da, özellikle de, Bask ülkesi ve Katalonya üzerinde
bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü 1959 yılında, zulme karşı tepki
olarak kuruldu. Çok sık kullanılan “ETA’nın kurucusu Franco’dur”
tümcesi örgütün kuruluşu ile diktatörün zulmü arasındaki bağlantıyı
yansıtır.
Örgüt, Franco’nun Başbakanı Amiral Carrero
Blanco’nun havaya uçurulduğu olayla doruğuna ulaşan, terör
eylemleriyle adını her yanda duyurdu ve dikta rejimine tepki
olarak, bütün dünyanın sempatisini kazandı.
Franco’nun ölümüyle ülkede demokratik açılımın başladığı dönemde,
daha önce birçok militanı ölüm cezasına çarptırılmış olan ETA terör
eylemlerine son vermedi. Tam tersine on kat arttırdı ve bir ara
ülkede çok geniş bir kesimin el ele vererek, hayata geçirmeye
çalıştıkları demokrasinin karşısındaki en büyük tehdit haline
geldi.
Bu durum, ETA’ya karşı en sonunda Euskadi’ye kadar ulaşacak olan
tepkilerin doğmasına neden oldu.
*** 1992 ocağında San Sebastian’da görüştüğüm, bir zamanlar, rejimin Burgos mahkemeleri tarafından idama mahkûm edilmiş olan, ama sonra demokratik fırsatları tepmesine kızıp, örgütten ayrılınca, bu kez ETA’nın ölüm listesind...