AKP kongrelerini birbiri ardından toplayarak, Cumhurbaşkanı
Genel Başkanı’nın önderliğinde var gücüyle 2019 Cumhurbaşkanlığı
seçimlerine hazırlanır, bir yandan da TBMM’den bu oylama ile ilgili
yasal düzenlemeyi geçirmeye çalışırken CHP de 9-10 Mart’ta
toplanacak tüzük kurultayının son hazırlıklarını tamamlıyor. 2019
seçimlerinde CHP’nin kendisine düşeni yerine getirebilmesi için
tüzük kurultayının kuruluşun yeni örgütlenme modelini yaşama
geçirecek bir yapının önünü açma başarısını göstermesi şart.
Yeni tüzük ve yeni örgütlenme modeli konularına, yeri geldiğinde
tekrar değineceğim. Bu konular, yaşamsal öneme sahip, 2019
seçimlerini de aşıp daha geniş sorunları kapsıyor ama aynı zamanda
partinin gelecek seçimlerde kendine düşeni yerine getirebilmesini
sağlayacak yapının önkoşulunu da oluşturuyor. Çünkü CHP’nin
işlevini sürdürebilmesi artık yeni bir örgütlenme modelini zorunlu
kılıyor. Bakalım yeni tüzük bu gelişmenin önünü açabilecek mi?
*** Ama dilerseniz önce öne
alınmaması halinde, 2019’da yapılacak seçimde CHP’ye düşen rolün ne
olduğuna bakalım.
AKP’nin MHP ile Cumhuriyet’e karşı oluşturdukları Cumhur ittifakı
ile girecekleri seçimlerin, demokrasinin yolunu açması ancak son
referandumda oyların hemen hemen yarısını almış olan “tek adam
rejimine hayır” cephesinin yüzde elli artı bir ile “demokrasiye
evet” cephesine dönüşmesiyle mümkün olabilecektir.
Tek adam rejimine evet cephesinin bir arada durması, birlikte
yürümesi mümkün bir cephe oluşturmasına karşılık, tek adam rejimine
hayır cephesinin uzun süre bir arada gitmesinin mümkün olmaması
uzun soluklu bir ittifakın önünü tıkıyor. İyi Parti ile HDP ve
CHP’nin, AKP- MHP’nin karşısında blok oluşturmaları gerçekçi
olmadığı gibi seçmen üzerindeki etkileri açısından fazla yararlı da
görünmüyo...