Her şey açık ve net.
“Ne şiş yansın ne kebap!” diyerek dikta ile mücadele
edemezsin.
Faşizmle savaşmak için bazı şeyleri göze almak
zorundasın.
Hukuksuzlukla mücadele etmek için iki yol var. Ya siyasetin ve
hukukun sana hâlâ sağlamayı sürdürdüğü olanakları kullanacaksın, ya
da o yollar tümden kapanmışsa sokağa çıkacaksın.
Sine-i millete döndüğün zaman, siyasetin etkisi sınırlı da olsa
sunduklarını elinin tersiyle itip sokağı seçmişsin
demektir.
Hukuku çiğneyen, onu çiğnerken, hesabını da yapmış, sokak
olasılığını göze almış, bütün kurumlarını ele geçirdiği devletin
rekabet edilemez olanaklarıyla seni sokakta hazır
beklemektedir.
Devlet benim diyen zihniyetle sokakta mücadele, sokakta devletle
karşı karşıya gelmek demektir.
Siyasetin ve hukukun sunduğu imkânlardan kalanlar neler ise onları
sonuna kadar akılcı kullanmayı en uygun yol olarak gördüğün
takdirde, sesini yükselteceğin gösteri hakkını da kullanmayı
dışlamayarak, hukuk ve siyaset mücadelesini sürdürmek zorundasın
demektir.
Kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnendiği yerde demokratik, denge ve
denetleme mekanizmaları, adil yargının bittiği diyarda,
başvuracağın tarafsız ulusal hukuk kurumları kalmamıştır.
Yaşanan son olaylar bu gerçeği gösterdi.
O zaman bakacaksın, tarafsız adil bir hukuk kurumu olarak elinde ne
kalmış diye.
Bu arayış seni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yönlendirecek
kaçınılmaz olarak.
***
AİHM’ye başvuracaklarını belirten son açıklamalarından
anlaşıldığına göre, CHP şu anda işte tam bu noktada.
Demokrasiyi bütün kural ve kurumlarıyla ayaklar altına alma süreci
içindeki AKP ise aynı sırada ülkede Avrupa’ya bir “Haçlı
Seferi”ne karşı, sözel ve düşsel direniş savaşı başlatma
havasında.
Böyle bir ortamda, CHP’nin elinde kalan tek demokratik hukuk yolu
olan AİHM başvurusunu, Türkiye’yi düşmana gammazlamak olarak
niteleyeceklerdir diktacılar.
Bu başvurunun her Türk vatandaşı ve kurumu için anayasal bir hak
olmasına aldırmadan, daha önce Tayyip
Erdoğan’ın üç kez, Abdullah Gül’ün
bir kez bu mahkemeye başvurmuş olmasını bilmezden görmezden
gelerek, suçlamada bulunacaklardır.