Son günlerde ulema takımı arasında yer tutmuşlardan sadır olan
saçmaların toplumsal etkileri iktidarın zirvesini sonunda kendisine
de yönelmesi kaçınılmaz olan tehdit konusunda uyarmış
görünüyor.
Geçen gün Saray’da düzenlenen Diyanet Vakfı İyilik Ödülleri
töreninde müftülere yönelik olarak yaptığı konuşmada Tayyip
Erdoğan, “Onları modern Hasan Sabbah’ların sapık ve sapkın
din anlayışlarıyla evlatlarımızı efsunlamasına ve neo Haşhaşilere
çevirmesine izin vermemeliyiz” demiştir.
Sayın Erdoğan’ın, konuşmasında sözünü ettiği tehdit konusundaki
uyarısının isabetli olduğunu belirtirken gerek kendisinin gerekse
partisinin, geçmişte sıkça dile getirdiğimiz tehdit konusundaki
uyarıları o zamanlar hiç de ciddiye almadıklarını
söyleyebiliriz.
Salı günü bu köşede çıkan “Laiklikten vazgeçmeyegör” başlıklı
yazıda, dini siyasetin ortasına, siyaseti dinin göbeğine
yerleştirip yaşamı tarikat- ticaret- siyaset üçgenin baskıcı
alanına sıkıştırınca tarikatların büyük bir tehdit olarak ortaya
çıktıklarını, Prof. Dr. Esergül Balcı’nın
raporundan rakamlarla vurgulamıştık.
*** Türkiye’de 30 tarikat silsilesi
ve bunların 400 kolu olduğunun belirtildiği söz konusu araştırmada,
özellikle Güneydoğu bölgesinde yoğunlaşmış 800’ü aşkın tarikat
okulu - medrese bulunduğu, büyük şehirlerdeki tarikat okullarının
sayısının ise bilinmediği ama 210 bin öğrencinin tarikat okullarına
gittiğinin tahmin edildiği bildirilmekte, 2012 yılından bu yana
devletin eğitimden çekilerek alanı tarikat okullarına bırakma
eğilimi çerçevesinde 4 bin 22 ilkokulu kapattığı
açıklanmaktaydı.
Özel yurtların durumu daha da ilginçtir. Sayıları 4 bini bulan bu
kuruluşların 2 bin 400’ü yalnız...