Tayyip Erdoğan’ı içeride de dışarıda da,
ötekileştirici tehlikeli gerginlik politikalarına sıkça başvurduğu,
her konuda gerginliği tırmandıracak vahim ifadeler kullandığı için
eleştiren çok oldu.
Bu eleştirilere katılmamak mümkün değil.
Ama rahip Brunson olayında krizi tırmandıranın,
pervasızlıkta, ötekileştirici, gerginlik politikaları uygulamada,
eksisi değil artısı daha çok olan Trump olduğu
tartışma götürmez.
Tutuklu yargılanmaktayken, geçenlerde ev hapsine bağlanarak tahliye
edilen rahip Brunson’un durumuna gelince:
İki NATO müttefikinin, Zarrab davasının kurbanı
Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile,
casuslukla suçlanan evanjelist rahip Brunson’un karşılıklı olarak
takas edilmeleri konusunda anlaştıkları herkesçe bilinmekte.
ABD’yi kızdıran, Bronson’un birden tümden salıverilmeyip, önce bir
süre ev hapsinde tutulması oldu. Oysa durum gizli görüşmelerde
münasip kanallarla, ikna edici bir dille karşı tarafa anlatılarak
bu “yanlış” düzeltilebilirdi.
*** Ama Trump bu yolu tutmadı ve
Türkiye’yi suçlayıp, yaptırım uygulayacağını açıklayarak,
gerginliği tırmandırmayı tercih etti.
Üstelik tüm bu olaylar, Türkiye’nin dış kaynağa bağımlı kırılgan
ekonomisinin darboğaza girdiği, TL’nin baş döndürücü bir hızla
değer kaybettiği, Reislik sisteminin resmi uygulamasının ilk
günlerinde, Ankara’nın sorunlu imaj vermesinin sonuçlarının kritik
durumu daha da ağırlaştırdığı bir döneme rastlıyordu.
Trump, eğer bir çözüm istiyor olsaydı, Tayyip Bey’i köşeye
sıkıştırırken bir yandan da ona işin içinden, görünüşü kurtararak
sıyrılabilecek bir...