Havacılık tarihinin ilk dönemlerinde, en büyük tartışma
geleceğin göklerdeki egemeninin, havadan hafif olanların mı, yoksa
ağır olanların mı olacağıydı. Düz mantık havadan hafif olanlardan
yanaydı, oysa zaman doğru yanıtın havadan ağır olanlar
olduğunu gösterecekti.
Siyasette de bir zamanlar, egemenliğin bütün öğelerini tekeline
almış iktidarların daha güçlü olduğu düşünülürdü. Belki
de
o zamanlar için çağın gerçeklerini yansıtan o görüş yanlış değildi.
Ama zaman değişti. Mutlak iktidarın mutlaka yozlaştığı ve
yozlaştırdığı, baskıya dönüştüğünden yola çıkılarak, kuvvetler
ayrılığı ilkesinin yaşama geçmesiyle birlikte, güçleri ayıran
iktidarların daha adil, daha demokratik ve de dolayısıyla daha da
güçlü olduğu gerçeğine varıldı.
Bir sürü birbirinden ağır çok boyutlu sorunlarla darbenin,
parçalanmanın, toplumsal kaosun eşiğine kadar gelmiş olan günümüz
Türkiye’sinde selameti iktidarın mutlaklaştırılmasında gören görüş,
kuvvetler ayrılığı ve toplumsal mutabakat çözümünde gören düşünce
karşısında alan kaybediyor ve uzlaşı gittikçe öne çıkmaya
başlıyor.
Bu da evrensel gelişmenin doğal sonucudur.
Bakalım, Türkiye’nin sorunlarının çözümü için şart olan demokrasi
konusunda mutabakat gerçekleşecek mi?
Toplumsal mutabakatın gerçekleşmesi için, demokraside asgari
müştereklerde birleşilmesi şart.
***
Üzerinde uzlaşılmış olan, bu asgari müştereklere dayanan
toplumsal yaşam, onlardan güç alarak gelişip demokrasinin temelini
ve dolayısıyla güvencesini oluşturacaktır.
Bunun ilk koşulu da, kimsenin ötekileştirilmemesi, din, dil, etnik
köken farkı gözetilmeyerek devletin bütün inanışlara ve bütün
etnisitelere saygı gösterip eşit uzaklıkta durmasıdır.
Bu noktada, Türkiye’de rejimin en tartışmalı alanlarından biri olan
laiklik konusuna geliyoruz.
İlk bakışta ne kadar çelişkili gibi görünürse görünsün, Türkiye’de
son yıllarda yalnız demokrasi için değil, toplumsal barış ve
birliktelik için de laikliğin zorunluluğu daha çok kabul edilir
hale gelmiştir.
İçinde bulunduğumuz bölgenin kan ve ateş içinde debelenmesinin
nedeni bu gerçeği bir türlü yeterince kavrayamamasından
kaynaklanmaktadır.