Hava kurşun gibi ağır, her tarafta bin bir kahır, yüreklerin
kulakları sağır, karanlık içinde sürükleniyoruz, bir lokma umuda
hasret.
Kulaklarımız acıları duysa, gözlerimiz zulmü fark etse, yüreğimiz
baskıya bigâne kalmasa, acıları paylaşmayı öğrensek, hep birlikte
sevinçlerimizi de paylaşacağımız günlerin umudu düşecek
içimize.
Ama olmuyor, acılarımızın ortak olmasına karşın kulaklar
kardeşlerin acılarına sağır, gözler kardeşlerin sefaletine kör.
Böyle bir ortamda, karanlık bir “bayram”a girerken, İzmir’in
Karaburun ilçesinden doğuyor, parlak umut güneşi.
İzmir’in Karaburun ilçesinde fizik tedavi uzmanı Alpaslan
Bilen ile öğretim görevlisi Ahmet Uhri,
16 Ağustos günü, 76 yaşında kaybettiğimiz Amerikalı siyah derili
şarkıcı Aretha Franklin’in ölümünün yedinci
gününde onun ruhuna adayarak lokma döküp dağıtmışlar.
“Think” diyerek başkaldıran, “I say a little prayer” diyerek koca
bir özgürlük şarkısını dillendiren, “Respect” diye dikilerek
karaderililiğine, kadınlığına saygı isteğini haykıran Afrika
kökenli ilahi sesli kadının feryadını, yanı başındaki beyaz kardeşi
sağır kalırken, yedi dağ, dokuz deniz öteden, Türk kardeşi
duyuyor.
***
Bir süredir, her türlü adalet ve özgürlük isteminin ezildiği,
kulakların zulme sağır, gözlerin gadre kör olduğu sanılan ülkeden,
özgürlüğe saygı çağrısının duyulduğunun muştusu yükseliyor.
Herkesin tek tornadan çıkmasının istendiği, tek özlem, tek inanç,
tek dil, tek din, tek önder, tek baskı makinesinin dayatıldığı
Türkiye’de insanlar, dil, din, ırk, renk, inanç ayrılığı
gözetmeksizin, yedi dağ ardında yaşayıp, haykırıp, ölmüş olan
z...