İki buçuk ay gibi kısa bir sürede görülmemiş büyüklükte bir oy
değişimine pek rastlanmamış olması dolayısıyla, yalnız ülkemizin
değil, dünyanın siyaset tarihine geçecek olan 23 Haziran seçiminden
alınacak çok önemli dersler var.
Siyaset sahnesinin aktörleri, yapılan seçimleri iyi okumak,
seçmenin verdiği mesajı iyi anlayıp değerlendirmek peşinde
olmuştur, her oylamanın ertesinde.
Bu kez de aynı değerlendirmenin yapılması istemi, AKP’liler ve
yandaş medyada da dile getirilmeye başlandı.
Bu çevreler, seçmen değişim ve yenilenme istediğinden, kabine
değişikliğiyle başlayarak seçmenin isteği doğrultusunda reformların
yaşama geçirilmesini de içeren bir yeniden yapılanma dönemine
girilmesi ve böylelikle krizden bir an önce çıkılmasını
önermektedirler.
Dilekler haklıdır, ama bunların gerçekleştirilmesini AKP’den
beklemek gerçekçi değildir.
AKP ne ekonomik krizi bir an önce atlatabilecek reformları
yapabilir, ne de yeniden yapılanmayı başarabilir.
*** 23 Haziran sonuçlarını
değerlendirenler seçmenin mesajını okurken öncelikle adil ve
bağımsız yargıyı da içeren tam demokrasi isteminin üzerinde
duruyorlar.
AKP iktidarının ilk yıllarında böyle bir dönemin yaşanmış olduğunu
söyleyenler büyük bir yanılgı içerisindedirler. AKP’nin katılımcı
demokrasi yerine tek adam rejimini, hukuk devleti yerine kanun
devletinin de gerisinde olan kararname devletini ikame etmeden
önceki dönemi Fethullah Gülen’in kadrolarıyla
kucak kucağa yaşadığı, kurumları ve dengeleri tek adam rejimi
lehine değişikliğe uygun hale getirmenin hazırlık aşamasıydı.
Yoksa, AKP’nin hiçbir zaman tam demokrasi, bağımsız adil yargı gibi
kaygıları olmamıştır.
Bu gerçeği gören ve herkesin görebilmesi için yırtınanlara kulak
verilmiş olsaydı eğer bugün bunları yaşamıyor olurduk.
Herkesin kendi ayrı hesabı peşinde olduğu bu hazırlık dönemi
bugünle...