40 yıllık arkadaşım ve meslektaşım Bircan Usallı Silan’ın kitabı ‘Türkan ve Hayat’ı okurken ilk dikkatimi çeken, “Gömleğimdeki iki düğmeyi açmanın pişmanlığı 40 yıldır geçmiyor” başlıklı bölüm oldu. Türkan Şoray’ın, “Gençliğinde ‘kötülük kavramı’ senin için ne ifade ederdi?” sorusuna verdiği yanıta bakar mısınız? “Gençlik yıllarımda, o yaşlardaki her genç gibi kötülüğü ve kötü niyeti hiç bilmiyordum. Art niyetin ne olduğunu bilmemek, tanımamak, çevremdeki herkesi iyi sanmak, yalana yanlışa inanmak, o yıllardaki en büyük zaafımdı. Bazen gençliğime, saflığıma, iyi niyetime, suistimal edilişime çok üzülüyorum, içim acıyor. O kıza acıyorum. Şimdiki aklımla o günlere gidip o kişiyi doğduğuna pişman etmek istiyorum gibi geliyor, sonra sakinleşiyorum. Ama içimdeki o öfke hiç bitmiyor. Keşke, o zamanlar dünyayı bu haliyle, gerçek yüzüyle tanıyabilseydim. Dünyada, kötülüklerle beslenen insanların olduğunu o zaman bilmek isterdim ya da keşke uyarsaydı birileri.” Şöhret için bu şart! “Mesela gencecik bir insansın, yeni bir oyuncusun. Kendini bilmeden set ortamına girmişsin. Sete söyleşi için bir gazeteci geliyor ve senin naifliğinden yararlanarak fotoğraf çekerken gömleğindeki iki düğmeni...

