Âdettendir, devlet görevinden ayrılanın geride nasıl bir miras bıraktığı tartışılır.
Bu kez giden bir Diyanet İşleri Başkanı. Öyle olunca da görevin doğasına özel kriterler devreye giriyor.
Lüks, israf ve şatafattan kaçınma konusunda millete örnek oldu mu?
Cemaate vaaz ettiği dini öğütlere kendi üstünde uygulamalı göstererek de özendirdi mi?
Büyük hesap gününden korkması için halkı uyardığı gibi, kul hakkı yememeleri ve adâletle hükmetmeleri için yetki, güç kullananları uyardı mı?
İmtihan dünyasında bir lokma, bir hırka derviş hayatı sürmeyi övüp, öbür tarafta ebedi hayat ve büyük ödül beklediği müjdesiyle halkı fakirliğe sabretmeye çağırırken... Kendi yaşantısında üç günlük şu fâni dünya nimetlerine tamah etmeme sınavını nasıl verdi?