İçimiz, dışımız siyasi çekişmelerle, kısır kayıkçı kavgalarıyla nasıl dolduysa o sevda türküsü, davetsiz misafir gibi gelip yerleşti dilime. Sabah sabah kendimi mırıldanırken buldum.
"Al eyvanda han kalmadı, beylikte sultan kalmadı, sende bende hâl kalmadı" diye başlayıp gidiyor hani.
Türkü, sanki usandıran aşığa değil de bugünün Türkiye’sine yakılmış.
Birbirimizi hâl bırakmayana kadar yorduğumuz, daracık bir köşeye sıkıştırdığımız nafile, sonuçsuz didişmelerimizi anlatıyor bana.
Her sabah aynı kavgaya açıyoruz gözümüzü, akşam mesai bitiminde yine aynı tartışmanın girdabında buluyoruz kendimizi. Her gece seçim perdesini kapatarak ışıkları söndürüp, her gün yeniden seçim şafağına uyanır gibi.
Bunları yazarken Cemal Süreya'nın Üvercinkası'ndan şu dizeler, kendiliğinden gelip araya giriveriyor: