Böyle zamanlarda zihinleri kirlenmekten korumak zordur. Hakim
odaklar yaptıklarını halkın onaylamasını isterler ve bunu sağlamak
için de bütün iletişim araçları ile zihinler üzerinde abluka
oluştururlar.
Türkiye bunu çok yaşadı. Darbe sonrası dönemlerde
“kötü”leri onlar belirledi, halkta onların “kötü”
olduğuna dair kanaat oluşturmak için her yolu denediler, medya ilk
cepheye sürülendi, kitlelerin zihninde de epey tortu
bıraktılar.
27 Mayıs sonrası, 12 Mart, 12 Eylül sonrası, 28 Şubat günleri,
Ergenekon günleri, 15 Temmuz sonrası…
Böyle zamanlarda “şurada bir yanlışlık var” demek
de zordur, çünkü bir “Yanlışı savunuyor
pozisyonuna” düşürülme tehlikesi var.
Yargı gücü kullanılır böyle zamanlarda… Masumiyet karinesi diye
bir ilke vardır, ama o ilkeyi hatırlatmak bile hakim odak
tarafından suçlu ilân edilen birilerini aklama çabası olarak itham
edilir.
Kitleler de böyle algılar…
Bugün…
Hakim odak, iktidar cenahı, kitlelerde muhalefete yönelik bir algı oluşturma operasyonu işletiyor. “Yolsuzluk” gibi kitlelerin duyarlı olduğu bir çamuru devreye sokuyor. Kitleler daha önce bu...