Reis, “Truva Sonatı”nı ayakta alkışladıktan sonra, Türkiye,
artık bir başka Türkiye’ye gebedir.
Doğum en geç 31 Mart sabaha karşıdır. (Gerçi, Allah muhafaza, tarih
manidardır!)
Reis’in yaman bir “sonat sever” olduğuna..
Fazıl Say’ın ise o kadar da keskin bir muhalif
olmadığına, tanık olduk.
Bakmayın siz Akit’in, “Küfürbaz Say, itibar takiyesi yapıyor”
manşetine.
Fitne - fesat ülkemizin realitesidir.
Yandaş olsun olmasın, kimin ne olduğunu ve itibarı da takıyyeyi de
en iyi Reis bilir.
FETÖ’ye değilse bile, Say’a pabucunu ters giydirir.
Gerekirse deli-bozuk Trump’ın adamı Senatör
Graham’ı koluna takar ve Truva Sonatı’nı dinlemeye
götürür.
İyi ki de götürür.
“Son 16 yılda kültür sanat alanında istediğimiz yere gelemedik!”
itirafından sonra, Hacıbayram’a mevlit dinlemeye götürecek değildi
elbet.
Bu sayede..
Atatürkçü ve laik feryatları konçertolarından ziyade ses getiren
Fazıl Say üzerinden, toplumda ılıman bir hava esebileceği umudu
belirdi çok şükür.
Seçim korkusuyla denebilir. Olsun. Ülkenin huzuru için çok hayırlı
bir gelişme.
Külliye’de bir “opera salonu” bulunduğunu da öğrendik.
Reis, acaba klasik Batı sanat müziğine hayrandı da mahalle baskısı
yüzünden bunu şimdi mi itiraf ediyor?
Yoksa yüzde 2.6’lık oy farkının ters döndüğünü mü fark etti?
Konuyu dağıtmadan devam edelim.