Araplar, “Gülün adı değişmekle kokusu
değişmez” derler. Elbette gül mül değil. Suriye
lideri Beşşar Esad babadan
diktatör.
Mesleği göz hastalıkları uzmanlığı. Üstelik uzmanlığı
İngiltere’den.
Tayyip Bey
ile Davutoğlu, keşke, Şam’da bayram namazı
kılmaya gitselerdi, gözlerini de muayene
ettirebileceklerdi.
Kısmet!
***
Tayyip Bey bu yüzden aylardır Beşşar’ın soyadını değiştirmeye
çabalıyor.
“Esad” değil “Esed”!
İkisinin farkını Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç,
CHP’li Muharrem İnce’nin
sorusu üzerine TBMM’de şöyle açıklamıştı:
“Türk Dil Kurumu’na sorduk, Esed isminin doğru
olduğunu bildirdi... Arapçada ‘Esad’ adı ‘bahtiyar - çok
mutlu’ anlamına geliyor. ‘Esed’ ise, ‘aslan’ demek.”
Ardından da eklemişti:
“Yani, ‘Esed’ kelimesinin olumsuz veya aşağılayıcı anlamı
yoktur!”
Peki, yok da el âlemin “Esad”ını hangi akla
hizmet “aslan”laştırıp duruyoruz?
Esad’ın “çok mutlu” anlamına gelmesi mi acaba Tayyip
Bey’i mutsuz etti?
***
Aynı şeyi IŞİD konusunda da yapıyor.
Onu da birdenbire DAEŞ’leştirdi.
Gerekçesi “İslam”ı korumak!
Kelle kesen, katliam yapan örgütün İslamiyet’e kara çaldığını
söylüyor. Elbette haklı.
IŞİD, “Irak Şam İslam Devleti”nin Türkçe
kısaltılmışı.
IŞİD yerine Arapça kısaltması, DAEŞ’i tercih ediyor.
DAEŞ de “Dawlah al-İslamiyah fil- Iraq wa ash-Sham”ın ilk
harflerinden oluşuyor.
Aslında IŞİD’den farkı yok. He kel Ali, ha Ali kel.
Ama DAEŞ’in Arapça açılımındaki “Devlet-ül
İslamiyye” sözü belli ki, “Bizim tek derdimiz var:
İslam... İslam... İslam...” diyen Tayyip Bey’i çok
etkiliyor.