“Adam yerine konulmadığını” açıklayıp İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanlığı’ndan istifa eden Kadir
Topbaş, “Bundan sonraki hayatını İslamaadayacağını” ilan
etti!
Bu açıklama karalahana gibi öbek öbek açılmaya muhtaç bir
açıklamadır.
Bu genellikle gırtlağına kadar günaha batmışlardan duyduğumuz
türden bir “günah çıkartma” niyetidir.
Oysa, İslamda sadece tövbe ve istiğfar vardır!
Tövbe ve “istiğfar” edersiniz. Bu
affedersiniz, “kusma” anlamındaki “istifra” değildir.
“Ne istediler de vermedik?” istifra- kusma
örneğidir.
“İstiğfar” ise Tanrı’dan bir tür af dilemedir.
“Estağfurullah” da aynı köktendir.
Bir günahtan sonra, aynı günahı bir daha işlememek üzere Tanrı’ya
söz vermek ve yemin etmektir.
Ancak “Partimden istifa etmiyorum, partime
bağlıyım” dediğine göre, Kadir Bey’in işi çok
zordur.
“Hayatımı İslama adayacağım” demesi ise, dileyelim Sayın
Cumhurbaşkanı’nın sinirine dokunmasın. Kendisine laf dokundurdu
diye anlamasın!
Ülkemizde, İslama kendisini adayan ve bununla da
yetinmeyerek “dindar ve kindar nesil yetiştirme sözü
veren” tek bir makam ve kişi vardır.
“Ümmetin Önderi” pankartları, bayrakları İstanbul’da boşuna mı
dalgalanmıştır!
Topbaş “İslama kendimi adayacağım” derken “Kimsin
sen ya!” diye zehir zemberek gelecek bir fırçayı hesaba katmış
mıdır?
“İslama kendini adama” konusu her adama nasip olmaz. Hele
bunun alenen ilanı çok hassas bir konudur.
Külliye danışmanları arasından, Suudi Kralı Faysal Vakfı’nın 2010
yılında Erdoğan’a verdiği “İslama Üstün Hizmet Ödülü”ne
Topbaş’ın göz diktiğini söyleyecekler bile çıkabilir.
Bu ödüle layık görülen “mübarek şahsa” 200 bin dolar
nakit ile 200 gramlık külçe altına ve 24 ayar altın madalya da
veriliyor. (Milliyet 12.01.2010)