“Şeytan aldatması” daha çok ergenlerde, yeniyetmelerde
oluyor.
Gündüzleri hayal ediyorlar.
Gece rüyalarında görüyorlar.
Sabah kalktıklarında bakıyorlar ki yatakları ıslanmış.
***
“400 milletvekili” de bir hayal...
Bir tür şeytan aldatması.
Aldanan, aldandığını da aldattığını da bir türlü fark
edemiyor.
Altını ıslatıp durması bile aklını başına getirmeye
yetmiyor!
Islaklık ne yazık ki akıp durmaya devam eden insan kanı!
Elbette üzülüyor ama kendini tutamıyor.
Sadece dama çıkmadığı kaldı!
Sütçü Tevye gibi tekrarlayıp durduyor:
“Ah 400 vekilim olsaydı...
Neler neler yapardım..
Yaşardın gönlünce sen..
Ah bir zengin olsaydım ben...”
Gözü zenginlikte değil, o iş tamam!
Gözü, Başkanlık’ta...
Ama nedense başkan olursa neler yapacağını bir türlü
söylemiyor...
Oysa hali tavrı, gidişatı başkanlardan beter.
Meydanlarda, ekranlarda seçim sürecinin her anına dahil oldu
durdu.
Yetmezmiş gibi, sonuca müdahale edip, “Koalisyon Kurma
Süreci”ni baltaladı!
Tıpkı, Barış Süreci’ni baltalaması gibi.
İstifa etmiş Başbakan’ı maşa olarak kullandı.
Oyaladı oyaladı durdu.
Sonunda “45 günlük süre bitti!” diye kestirip
attı!
Anayasa hukukunu, teamülleri çiğnedi.
Anamuhalefet Partisi’ni devre dışı bıraktı.
Önlemini baştan alıp, Meclis Başkanı seçtirdiği eski
bürokratı İsmet Yılmaz’a danışarak tek başına
seçim kararı aldı.
Çoğunluğu bağımlı bürokrattan oluşan üç HDP’li ile bir iki
de “ünlü” takviyeli göstermelik bir seçim hükümeti
terörün iştahını kabarttı.
Tüm siyasi deneyimi danışmanlıktan ibaret olan, sentetik gülüşlü
Muvakkat Başbakan terörü önleyip barışı nasıl kuracak?