El ele tutuşacaklar, Şam’da cuma namazına gideceklerdi.
IŞID’le işler de ilişkiler de karıştı.
Ve “cuma deplasmanı” gerçekleşmedi.
Ama neyse ki, “Asrın Lideri” ve “BOP Eşbaşkanı” olarak büyük bir
basiret ve feraset göstermiş ve sınırlarımızdan mayınları
temizletmişti.
Böylece 2 milyon küsur Suriyelinin tüm cuma ve vakit namazlarını
bizde eda etmeye gelmeleri hiç sorun olmadı.
Bodrum’dan Foça’ya sahillere ve Hatay’dan Edirne’ye camilerin
çevresine yerleştiler.
Onlarca cuma geçti.
Şam’a namaza niyetlenen kafadarlar, hazır ayağımıza gelmiş
Suriyelilerle nedense iki rekat namaz kılmaya
yanaşmadılar.
Denize kurban verilen bebeklerin, çocukların, ana babaların ve
yüzlerce gençten birinin bile cenaze namazına
katılmadılar.
Cuma namazı bahane...
Hürriyet’in camını çerçevesini indiren, yazarlarını tehdit eden
hazretin o sırada ifade buyurduğu “Ümmet Coğrafyası” lafı da,
dillerden düşmeyen “Ümmet Liderliği” edebiyatı da
şahaneydi.
Ama yine de iyi ki Şam’da gerçekleşmedi.
En azından geçen yıl Diyanet’in “Sayısı 86 bin 101”i bulan
camilerimize yapılacak hürmetsizlik de önlenmiş oldu.
“Külli şeyin sebaba.. Her işte bir değil, bin hayır!”
Bu vesile ile 2 milyon küsur Suriyelimiz oldu.