Eylüller hüzünlü ise kasımlar da
kasvetlidir. 10 Kasım malum. (Ecevit’i de
unutmamalıyız. Öldüğünde 5 Kasım’dı.)
Bir başka 5 Kasım’da da babam gitti.
Öldüğü 5 Kasım günü gazetede kriz
çıktı.
Defnedemeden morga teslim edip Ankara’ya
koştum. Ankara Temsilcisi idim. Büronun yarıdan fazlası boşalmıştı.
Gazete kanıyordu.
10 Kasım 1991 günkü gazetede de
“Enfarktüs” başlıklı yazım çıktı:
“Yaşıt değillerdi. Enfarktüs ikisini
de aynı anda vurdu. İkisi de atardamar tıkanıklığı
yaşıyordu. İlk 24, 48, 72 saatler önemli
dendi.
Babam o eşiği atlatamadı. Son
nefesini verdi. Cumhuriyet’in bünyesi ise çok güçlü..
Dünyanın en sağlıklı ‘doğumu’ ile, ‘bağımsızlık ve
özgürlük mücadelesi’ ile dünyaya
gelmişti.
Gücünü kendisine adını veren ve
toplumsal ve siyasal yaşam ortamını yaratan devletinin
kurucusundan alıyordu.
Bünyesi yeni alyuvarlar ve akyuvarlar
yaratacak güçteydi.
Cumhuriyet yaşayacaktır!”
***
Gazetede kurumsal bir sorun patlak
verdiğinde, yazarı - çizeri - muhabiriyle topyekûn maruz kalınan
malum sorudur:
- Sen de istifa edecek
misin?
Yanıtı hem zordur hem de çok
kolaydır.
Gidenler arasında arkadaşlarınız, çok takdir
ettiğiniz meslektaşlarınız vardır.
Kalbiniz bazıları iledir. Ama aklınız
Cumhuriyet’te ve Cumhuriyet iledir.
Böyle dönemlerde kırk yıllık vefalı okurların
yaşadığı zorluğu, sorumluluğu ve açmazı yüreğinizde
hissedersiniz.
Sizi bu gazeteye bağlayan değil yazarlarının
alçakça öldürülmesi, okurlarının bile çivili sopalarla saldırıya
uğradığı günlere olan gönül bağınız, vefanızdır. Cumhuriyet, hiç
pörsümeyen barış ve gönenç içinde demokratik bir ülke hayalinizdir.
Cumhuriyet gençliğiniz, Cumhuriyet şahsi tarihinizdir.
Terk edemezsiniz. Arkanızı dönüp
gidemezsiniz.
Gitmeyi, bu gazetede savundukları fikirleri
için alçakça öldürülen hocalarınız Muammer
Aksoy’lara, Ahmet Taner Kışlalı’lara,
sizi Cumhuriyet’e “tavsiye eden” Uğur
Mumcu’ya ve aklını fikrini sonuna kadar köşesine
yansıtmaktan geri durmamış olan Mümtaz Hoca’nıza
hürmetsizlik sayarsınız.
***
Tayyip Bey’e kızıp bir gün
bile TC yurttaşlığından çıkmayı düşünmediğiniz gibi..
Kemal Bey’e içerleyip, o
söylese bile AKP’ye oy vermeyi aklınızdan geçirmediğiniz gibi
Cumhuriyet’ten de vazgeçemezsiniz.
Ancak farklı iklimlere yelken açmayı denemiş
ama yeterli rüzgârı alamadığınızı görenlerden iseniz, kemali
nezaketle gidersiniz.
Ki giden arkadaşlarımızdan böyle yapanlara
sonuna dek saygı duymak gerekiyor.
***