Hep söyledik. İki büyük güvencesi var:
• Halktaki bellek zayıflığı!
• Anayasanın “Halkı eşek yerine koymayı suç
saymaması”!
Belki de tüm günah danışmanlarında.
O’nu hep zorda bırakan danışmanları.
Dün yazıp söylettiklerinin bugün tersini yazıp
söyletiyorlar.
Misal çok...
“Dil Konferansı” toplanıyor...
“Türkçeyi yetersiz bulmak ırkçılıktır!” diyor!
Bir süre geçiyor.
Bu kez TÜBİTAK toplantısı oluyor:
Bu kez de ona “Türkçe, felsefeye uygun bir dil
değil!” dedirtiyorlar.
Nasıl danışman bunlar?
Paralel mi, yoksa terelelli mi?
Bu yoksul milletin kesesinden aldıkları maaşlar jöle olup başlarına
değil ateş olup bedenlerine yapışsın, öteki dünyaya kalmadan bu
dünyada yanıp kavrulsunlar...
Desek eminiz ilahi adalet bir gün tecelli edecek ama bu arada da
adımız telekineziciye çıkacak...
Neyse...
***
Danışmanları geçen yıl en vahşi sözleri önüne koyup ona nutuk
attırmışlardı:
“Bir yıldır gençler ölmüyor ya, bundan çok rahatsızlar. Çünkü
bunlar kandan beslenen vampirler!” (21 Şubat 2014)
Önceki gün de bir eli şehit
komiser Ahmet Çamur’un
bayrağa sarılı tabutunda, öteki eli mikrofonda şunları
söylüyordu::