Bizim insanımız genelde geleceğini hep başkalarından bekler.
Önce ailemizin bizden sorumlu olduğunu düşünürüz.
Sonra okullarımızın, öğretmenlerimizin.
Onlar bizi yetiştirmek zorundadırlar ki, iş hayatına iyi
hazırlanalım.
Diplomalarımız bize iş bulmalı.
Sonra girdiğimiz iş yerinde şirketimiz bize emekliliğimize kadar iş
garantisi vermeli ve patronlar, yöneticiler iyi imkânlar
sağlamalı.
Toplum, devlet, sosyal sistem geleceğimizi teminat altına
almalı.
Bu aşırı beklentilerin sebebi ne?
Sosyal bir yaslanma, sığınma duygusu mu?
Yoksa devletin vatandaşların sahibi olması gerektiğini telkin eden
hâkim kültür mü?
Üniversite bitiren gençler, "Madem devlet bize iş verip sahip
çıkmayacaktı, öyleyse bizi niye okuttu?" diye sorabilecek kadar
kendine güvensiz ve devlete bağımlı.
Koskoca iş adamlarımız bile mütemadiyen devletin kendilerine sahip
çıkmasını ister durur..
İşçi bir ömür iş garantisi bekliyor.
İşveren sadakat istiyor.
Devlet de habire müjde veriyor.
Emekliye müjde.