30 kilometre boyunca çıkışı olmayan bir otoyolda TIR yan yattığı
zaman trafik durur. Yoldaki herkes saatlerce mahsur kalır. Ölü ve
yaralılar da olur.
TIR'ın nasıl devrildiği sonucu değiştirmez. İster doğal bir kaza
olsun, ister sabotaj olsun, ister yolu kapatma ve o kadar insanı
orada kasıtlı olarak bekletmek amacıyla olsun sonuç değişmez.
Siz, "Ben yemem bu numaraları kasıtlı devirdiler" deyince
beklemekten ve mahsur kalmaktan kurtulamazsınız.
Lanetleyerek de kurtulamazsınız.
Şimdi yeni bir moda çıktı, amasız fakatsız lanetleyin,
diyorlar.
Amasız fakatsız lanet de kurtarmaz.
Ne dediğiniz değil ne yaptığınız önemli.
....
Geçen sene, IŞİD rehinelerimizi serbest bıraktıktan sonra IŞİD'le
mücadele için kurulan uluslararası koalisyona aktif olarak katılma
kapısı aralanmıştı.
Nedendir bilmiyorum katılamadık.
Şüphelerimiz mi vardı, oyuna getirildiğimizi mi düşünüyorduk,
hesabı mı iyi yapamadık, biz çok iyi yaptık da başkaları mı
yapamadı.. Katılamadık.
Koalisyondan sonra Kobani'nin IŞİD istilasından kurtarılması
esnasında -bana göre- yalpalamalarımız oldu, kesin olarak taraf
olamadık. Evet hayır diyemedik. Havet dedik.. O da ikinci çıkış
kapısıydı.
IŞİD bir kurgu olsa da bizim için sonuç değişmiyor, bölgede oluşan
otorite boşluğundan ve şartlardan dolayı kendiliğinden gelişip
büyüyüp palazlanmış olsa da sonuç değişmiyor.
Batı'ya dönüp, "IŞİD sizin politikalarınızın sonucu" demek yaramıza
merhem olmuyor.
Bizi en başından beri, adı duyulduktan hemen sonra IŞİD'e karşı net
olarak tavır almaktan alıkoyan ne oldu.
Onlardan boşalacak yerlerin PYD'liler tarafından doldurulacak
olması mı, başka hesaplarımız mı?
Benim zihniyetime göre devletler yanlış doğru hesap yapabilirler.
Örtülü hesapları olabilir. Ama aynı hesaba takılıp kalmazlar.
Birinci ihtimal yan yatarsa ikinci, aksarsa üçüncü, yine bir
terslik çıkarsa dördüncü hesapları olur. Her hesap ve yol için
maliyet, risk analizleri olur.
Mesela Suriye konusunda A, B, C planımızın olduğuna dair hiçbir
emare yok.
Mısır'da yok.. Yokmuş.
Libya'da yokmuş.