Yaptığı işte sivrilen insanların hayat hikâyelerini,
kendileriyle farklı zamanlarda yapılmış mülakatları okurken
dikkatimi çeken iki şey oldu. Ama önce belirtmeliyim: Sivrilenlerin
hayat hikâyesi derken sonradan arkada kalan boşluğu doldurmak için
ısmarlama yazdırılan rötuşlanan hikâyeleri çok büyümüş işadamlarını
kastetmiyorum.
Benim kahramanlarım mütevazı.. Ekseriyeti yokluktan gelmiş.
Varlıklı aileden gelenleri ise ailesinin işini devam ettirmemiş..
Kendisine bir yol çizmiş. Dikkatimi çeken özelliklerine gelince
hemen hepsi maceracı.. Düzenli bir öğrenci değil.
Mesela biri liseyi bitiremeden İsveç'e gitmiş. Günlerce aç kalmış..
Sonra bulaşıkçılık yapmış. Depolarda çalışmış.. Avrupa'yı
dolaşmış.. ki 70'li yıllar. Dönüp liseyi bitirmiş. Sonra
üniversiteye girmiş.. Sonra yine ara verip tekrar yurt dışına
çıkmış.
Bir başkası küçük yaşta ailesinin yanından ayrılmış. Bir iş kurmuş
batmış, başka bir işi denemiş batmış.. Maaşlı işe dönmüş. O arada
okulunu bitirmiş. Tekrar iş kurmayı denemiş ve başarmış. Yani bu
tipler, "İlerde büyük adam olacak amcası" kategorisine
girmiyor.
Emekli bir subaydan dinlemiştim:
"Biz harbiyede okurken, sınıfın sivrisi üç beş kişiydi ve herkes
onların ilerde çok iyi yerlere geleceğini, mesleğinin zirvesine
çıkacağını tahmin ediyordu. Ağzı var dili yok tipler de vardı. Çok
başarılı da değillerdi. Onlar için de yarı yolda dökülürler tahmini
yapılıyordu. Yıllar sonra tersinin doğru olduğunu gördük.
Sivrilenler yarı yolda döküldü.. İş hayatında da çok başarılı
olamadılar. Bizim hesaba katmadıklarımız sivrildi. Emekli olanları
ya da yarı yolda mesleği bırakanları işadamı oldular. Turizmci,
nakliyatçı, hastane sahibi oldular."