Cemaat çok uzun yıllar Türkiye Cumhuriyeti'nin insan kaynakları
departmanı gibi çalışmış. Sadece yargıda, poliste, eğitimde değil
hemen her kurumda eleman alım işine bakmışlar. Seçmişler,
ayıklamışlar, bazılarını kayırmışlar.. Bir dönem kamuya geçişin tek
kapısı gibi olmuşlar.
Çok ilginç hikâyeler de var. İki sene önce sürtüşmenin başladığı
kavganın gün yüzüne çıkmadığı dönemde, bazı kurumlara personel
alımında cemaat mensubu olanlar ayıklanmaya başlanmış. İşte filan
kurumda yazılı sınavı geçen şu kadar adam.. Heyet kurmuşlar. İlk
elemeyi geçen ve paralele bulaşık olanlar ayıklanacak. Adamlar
ayıklayacak heyette de ağırlıkta oldukları için, cemaat bulaşığı
olmayan ne kadar adam varsa, "bunlar cemaatçi" diyerek üzerlerini
çizmişler.
Kamu kurumlarında tutunma arzusunun bu derecesinin masum makul bir
açıklaması ne olabilir? Bu, "her Türk vatandaşının herkes gibi
şuraya buraya girme hakkı vardır"la geçiştirilebilecek bir şey
değil. Bu saatten sonra derdimiz de değil. Benim dert değil de
merak ettiğim şu: Bu adamlara ne zaman cepheden çekilme emri
verecekler? Çok yakınmış gibi geliyor bana.. Belki seçimlerden altı
ay sonra.. Çekiliyoruz emri alacaklar ve ses soluk kesilecek. Tıpkı
Ergenekoncular gibi. 2007'den 11'e kadar her taşın altından
Ergenekoncu çıkardı. Her türlü melanet onlardan sorulurdu. Kapandı
gitti konu. Bu konu da benzer şekilde kapanacak. Kamu kurumlarından
çekilip sıradanlaşacaklar. O saatten sonra bir daha hakim, savcı,
polis adını ağızlarına bile almayacaklar. Bakalım boşluğu kim
dolduracak ve biz yeni gelenlerin adını ilk ne zaman duyacağız.
Nasıl bir isimle anılacaklar. Yolu yok, yine birileri olacak.