ABDULLAH Gül'le ilgili kitabın özetini üç maddede veriyorum:
- BİR: Demokrasiden uzaklaşıldı, cepheleşme tehlikeli boyutlara
ulaştı, özgürlükler kısıtlandı. Abdullah Gül olarak ben hep "Bu
gidiş iyi değil" dedim.
- İKİ: Elimden geleni yaptım. Düzeltmeye çalıştım. Uyarmak için
çırpındım. Bazı konularda etkili oldum, bazı konularda etkili
olamadım.
- ÜÇ: Ben Tayyip Erdoğan gibi değilim. Ben başkayım. Ben daha
demokratım. Eğer fırsat verilirse... Bundan sonra Erdoğan'a karşı
daha dişli olurum.
*
Kusura bakmasın ama Abdullah Gül'e söylenmesi gerekenler şunlardır:
*
- "Türkiye'nin gidişi iyi değil" dediğiniz zamanlarda siz
ülkenin bir numaralı koltuğunda oturuyordunuz.
- Eğer gerçekten de samimi olarak elinizden geleni yaptıysanız...
Kusura bakmayın ama çok beceriksizsiniz. Çünkü her şey size rağmen
oluverdi.
- Yedi yıl bir numaralı koltukta oturacaksınız ve Türkiye'nin
geleceğini karartacak gelişmeler karşısında fark yaratmayı
beceremeyeceksiniz. Bu mudur yani?
- Bu denli başarısız bir siyasetçinin, bugün doğan boşluktan
yararlanarak "Türkiye'nin panzehiri benim" diye mektup yazmaya
hakkı var mı?
- Cumhurbaşkanlığı gibi bir makamı, Türkiye'nin geleceğinin
karartıldığı günlerde en etkili şekilde kullanamamış bir siyasinin,
bundan sonra geleceği makamları etkili bir şekilde kullanacağının
garantisi var mı?