2018 Dünya Kupasında olmadığımız bir yerde, geleceğin takımını oluşturma adına ‘iş’ kalıyor hazırlık maçlarına. İrlanda Cumhuriyeti ve dün akşam oynanan Karadağ karşılaşmalarının sonucu kadar, sahada görev alan oyuncuların ‘kimleri’ de ayrı bir öneme sahip. Bu tablonun iyi analiz edilmesi, kalıcı sonuçlar açısından önemli. Bunun da en kestirme yolu/yöntemi, tespit ve uygulamalardır. Oluşturulan kadro, bu kadronun sahadaki görev ve sorumluluğu, teknik ekibin maç sonu açıklamaları Milli Takımımızın başarısını etkileyen unsurlar olmakta. Her bir söylemin ‘açılımının’ yapılması gerekir…
Bugün Lucescu’nun ‘Gençlerle geleceğin çekirdek kadrosunu oluşturuyoruz…’ sözleriyle, neyi nasıl anlamamız gerektiği önemli. Futbol antrenörlerinin kayıtlı olduğu derneğin ( TÜFAD) kayıtlı üye sayısı 25 bin olmasına rağmen, Milli Takımı halen yabancı bir teknik adam yönetiyor, Süper Lig’de sayılı teknik adam ‘dönerli’ şekilde görev alıyor ise, fazla söze ne hacet! Ligin dört büyüklerinin başında yerli teknik adam var, Milli Takımın başında ‘yabancı’ var ise, sanırım örnekleri çoğaltmadan, ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Öyleyse devam edelim!.!
YABANCI OYUNCUYA NEDEN HAYIR?
Süper Ligi yabancı oyunculara teslim edenlerin elbette ‘üzerinde’ kafa yordukları konular vardır. Bunların en başında ‘başarı’ olmalı. Bugün takımlarımızın Avrupa’da başarısızlığı ortada iken, bu demek oluyor ki ‘dikiş’ tutmadı. Demek oluyor ki, ülkemiz kalitesiz oyuncuların son durağı oluyor. Futbol piyasasında en başarılı olanlar yok değil tabii. Onlar ise menajerler. İşte o ‘kalitesiz’ oyuncuyu pazarlamak da bir hüner/maharet ister elbette. Peki, bu ‘oyuna’ kimler çanak tutuyor? Kulüpleri yönetenler. Bu yöneticiler kendilerine bağlı şirketleri başarılı şekilde yönetirken (parası olmayan başkan/yönetici/idareci olamamasından bunu anlıyoruz). İş kulüp yönetmeye gelince, durumun içler acısı olduğunu, kulüplerin mali durumlarının ayaklar altında olduğunu bilmeyen yok. Bu harcamaların tamamına yakını (takım kadrolarının yabancı sayısından bunu anlamak zor değil) futbolculara oluyor. Mevcut mantık ‘Böyle gelmiş böyle gider..’. Merak edilen; ‘Nereye kadar?’ En güzel cevap, o ‘çarçur’ edilen harcamalar başkanı/yöneticisi ne zaman ki cebinden öderse, işte o vakit işler düzelir. Bunun için ne gerekli? Her defasında tartışılan, hazırlanan ama bir türlü uygulanmayan ‘Kulüpler Yasası’. Problem de belli, çözüm de belli ise, bunu da şimdilik geçip devam edelim…
SADECE CENK, CENGİZ VE ENES YETMEZ