Ahmet Gülümseyen Yeni Akit Gazetesi

Bir bisikletimiz oldu, adı Salcano (1)

Bisiklet, her çocuk için en eğlence aracı. İki tekerlek üzerinde denge kurma gayreti, çevrilen her pedal ile birlikte tutkuya dönüşen sonsuz mutluluk. Anadolu’da bu gelenek devam ettirilmeye çalışırsa da...

02 Ağustos 2019 | 344 okunma

Bisiklet, her çocuk için en eğlence aracı. İki tekerlek üzerinde denge kurma gayreti, çevrilen her pedal ile birlikte tutkuya dönüşen sonsuz mutluluk. Anadolu’da bu gelenek devam ettirilmeye çalışırsa da, büyükşehirde o mutluluk daha çok aranır hale geliyor. Gelişen ve değişen şehir mimarisiyle çocukluk tutkumuz bisiklet artık hayatımızın bir parçası olma yolunda hızla ilerliyor. Bu yolculukta yerli ve milli markalara sahip olmak,  önem taşıyor. Sektör büyüdükçe, bisikletten yararlanma da farklı boyutlar kazanıyor. Sağlık, ulaşım ve spor yarışmalarda kullanılan ‘rengarenk’ bisikletler dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu başta olmak üzere, ulusal ve uluslararası Bisiklet Turlarında Salcano ismini sıkça gördüğümüzde, yabancılaşan markalar arasından sıyrılıp, marka değerini ülke sınırları taşıyan yerli ürünle ilgili merak ettiğimizi, firmanın en yetkili ismi Salcano Yönetim Kurulu Üyesi Bayram Akgül Bey ile yaptığımız hoş bir sohbette paylaştık. Salcano isminin gelişim sürecini dinlerken, Cumhurbaşkanımızın önemine vurgu yaptığı ‘Birileri konuşur, biz yaparız…’ sözünün hatırladık. Örnek olması için, firmanın kurucusu Salih Akgül Beyefendinin 1963 yılında Yugoslavya’nın Sancak bölgesinden Türkiye’ye taşınan, Sancak ve Salih isimlerin bir araya gelmesiyle başlayan ‘Salcano’nu markasının başarı hikâyesi; 

SALCANO YOLCULUĞU… 

“1963 yılında Yugoslavya’nın Sancak bölgesinden Türkiye’ye göç ettik. Babam su motorları fabrikasında çalışıyor. O arada akşamları teknik liseye gidiyor. 15-16 yaşlarında bayram ikramiyesiyle 10 boy boru bir top kumaşla, 16 metrekare dükkanda çocuk gereçleri yapmaya başlıyor. Babam, 1984’te Bosna’da yapılan Kış Olimpiyatlarına gittiğinde, bir bisiklet fabrikasını ziyaret ediyor. Ziyareti sırasında numune bir katlanır bisiklet getiriyor. Onun aynısını yaparak 1986’da zincirli bisiklet üretimini başlatıyor. 1991’de bir Tayvan ziyaretinde dağ bisikletini keşfediyor. Ondan sonra da Türkiye’de dağ bisikletinin seri üretimini yapan kişi oluyor, babam Salih Akgül…”

SPORLA BALKANLAR’I 

KAYNAŞTIRDIK

“1995’den itibaren de markalaşma sürecimiz, 2001’de ürün gamımızı genişletmeye başladık. 2010 yılından bugüne aralıksız, hem Türk bisiklet sporunda hem dünyada faaliyetlerimiz oldu ve bunun markalaşma sürecinde bize büyük bir emeği oldu. 2012’de Türkiye, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ bu dört ülkede kardeşlik kupası adı altında 13 tane yarış yaptık. Bu coğrafya birbiriyle kaynaşmayan bir coğrafyaydı. Biz sporla onu kaynaştırmanın yollarını aradık. Bizim için geldiğimiz topraklara, o bölgenin insanına vermiş olduğumuz destek açısından önemliydi. Sırp, Boşnak sporculardan oluşan bir takım kurduk bu kardeşlik kenetlensin diye. Yani açıkçası bizim için büyük bir gurur kaynağıydı onu organize etmek…” 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hayata tutunan örnek sporcular… 28 Nisan 2024 | 13 Okunma Soykırımcı İsrail’e üniversite ve spor sahalarında da lanet yağıyor!... 26 Nisan 2024 | 46 Okunma Futbol Federasyonu başkanı kim olmalı? 24 Nisan 2024 | 157 Okunma Sürdürülebilir ‘özel gereksinimli’ spor faaliyetleri ve TFF örneği 21 Nisan 2024 | 29 Okunma Paris Olimpiyatları, Hera tapınağı ve Gazze katliamı… 19 Nisan 2024 | 38 Okunma