İnsanların hesaba çekilecekleri gün iyice yaklaştı; hâlbuki onlar gaflet içinde haktan yüz çevirmektedirler. (Enbiyâ-1)
Prof. Dr. Vecdi Akyüz’ün, İstanbul Müftülüğünün Din ve Hayat Dergisinde kaleme aldığı ‘Asr-ı Sadette Spor’ isimli makalesinin özeti şöyle; ‘Günümüzde yaygın olan futbol, basketbol, tenis, bilardo gibi spor ve oyunları mubah saymamak için hiçbir delil yoktur. Ancak, bütün oyun ve eğlencelerin mubah sayılması için, bazı şartlar gerekir. Mesela, oyuna dalarak namazı ve ibadeti ihmal etmemek, oyunları kumara âlet etmemek, oynayanların ya da izleyenlerin dillerini kötü sözlerden sakınması, rakip oyunculara insanî ve ahlâkî ölçüler içinde davranışta bulunmak, icra edenlerin dinimizde belirtilen giyim-kuşam ölçülerine riayet etmesi gibi hususları zikretmek mümkündür…’
Bugün kişinin, hangi sporu yapıp yapmayacağı, yaparken nelere dikkat edeceği hususu, yazının ‘özet’ kısmında gayet açık ve net. Buna rağmen anlamıyor isek, Kur’an ve Sünnetten çok uzağındayız, demek. Allah (cc) muhafaza. Şu mübarek Cuma günü ne diyelim; Birbirimize dua edelim, inşallah. Sayın Prof. Dr. Vecdi Akyüz’ün yazısını satır başlarıyla, ayrıca paylaşmak istiyoruz;
GÜREŞ, HALTER, YÜZME VE BİNİCİLİK
“…Seferlere katılabilmeye gücü yettiğini Hz.Peygamber’e (s.a.v.) ispat etmek maksadıyla bazı delikanlılık çağındaki sahabeler, onun huzurunda güreşe tutuşurlardı. Bunun sebebi, yaşı küçük olanlar şayet kendilerinden büyük olan öteki gençlere üstünlük sağlayabilirlerse, gönüllü sıfatıyla savaşlara katılabilme hakkını elde etmekti… Ağırlık Kaldırma (Halter); Hz. Peygamber (s.a.v.) bir gün içlerinde hangisinin daha kuvvetli olduğunu bilebilmek için, büyük bir taşı yerden kaldırmaya çalışan bir yığın insanın yanından geçmiş ve bu yarışta hiçbir kötü yan bulmamıştı… Yüzücülük; Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; ‘Çocuklarınıza ok atmayı, ata binmeyi ve yüzmeyi öğrettiniz.’ Bu hadis, yüzücülüğün mubah olduğuna ve çocuklara öğretilmesinin de tavsiye edildiğine delalet eder. H. Peygamber bizzat kendisi de yüzme öğrenmiştir. Binicilik; Şehir halkı gibi, Hz. Peygamber de bu yarışlara giderek, kazananları belirliyor ve onlara ödül veriyordu…”