Fenerbahçe'nin kazanması gereken bir maçtı... Kazandı da... Ama
ikinci yarıdaki oyunuyla. Yoksa ilk yarıya baktığımızda Fenerbahçe
sanki, ligin sonu gelmiş, hiçbir iddiası olmayan bir takım
görüntüsündeydi.
Her ne kadar rakip Osmanlıspor'un ceza sahası önlerinde sürekli
topla oynasalarda anlamlı hiçbir pozisyon üretemediler. Tempo
düşük, Osmanlıspor pozisyon oyununda etkili ve dolayısıyla da ilk
yarıda Josef de Souza'nın attığı şut dışında tek bir pozisyon yok.
İkinci yarıda görüntü birden değişiverdi. Daha hareketli, daha
cesur oynayan bir Fenerbahçe vardı. Sebebi çok açık; çünkü Valbuena
oyuna girdi. Valbuena futbol hayatının son döneminde olsa bile uzun
aylar Aykut Kocaman'ın haksızlığına uğrasa bile sahaya girdiğinde
hiçbir trip yapmıyor. 17 yaşındaki bir delikanlı gibi mücadele
edip, sahaya her şeyini koyuyor. Dün gece de böyle yaptı.
Zaman zaman topla fazla oynasa, paslaşmalarda yanlışlıklar yapsa
bile özellikle baskılı oynanan iç saha maçlarında Valbuena çok
etkili...
Bu hareketlilik art arda kornerler getirdi.
Zaten Fenerbahçe'nin en etkili olduğu anlar belki de ölü toplar.
Korner de bir ölü top... İşte bunlardan birinde kaleye vurulan kafa
sonucu Osmanlı kalecisi Karcemarskas çizgi üzerinde topu kucakladı.
Bütün vücudu kalenin içindeydi. Ama önemli olan topun olduğu yer...
Bence gol değil.
Ama kul hakkı da yemeyelim. Çünkü bunun gol olup olmadığına karar
vermek için hakem olmak gerekmez... Maç yayını esnasında kale
çizgisini gösteren kamera olmadığından dolayı emin olarak
konuşamıyoruz ama hissiyatım gol değil... Eğer golse de yardımcıyı
kutlar ve kendisinden özür dilerim.
Bu gol Osmanlıspor'un direncini kırdı.
Zaten hızlı adamlarıyla ilk yarıda yakaladıkları kontratakları
ikinci yarıda pek bulamadılar ve maçı kaybettiler. Hakemi
beğenmedim...
Fenerbahçe'nin net bir elle oynama penaltısını vermedi ve tekrar
emin olmamakla beraber bir yanlış yardımcı hakem kararıyla
Osmanlıspor'un tüm direncini kırdı. İ...