Başlık sizi şaşırtmasın... Beşiktaş gibi şampiyonluğa oynayan
bir takımın galibiyeti için niye dönüm noktası diyoruz?
Çünkü Beşiktaş belki de Türkiye'de Üç Büyükler'den sonraki en
tehlikeli takıma karşı oynadı.
Saha ağırdı, çamurdu, top kontrol etmek kolay değildi ama Beşiktaş,
hak ettiği bir galibiyet aldı. Üstelik ligin en fazla gol pozisyonu
üreten ekiplerinden birisinin karşısında neredeyse tek pozisyon
vermeksizin maçı kazanmasını bildi.
Maçta bazı oyuncular için söylenecek çok tuhaf şeyler var.
Mesela Cenk... Maç boyu var mıydı yok muydu belli değil. Üstelik
bitime 5-10 dakika kala çarprazda topu kaptı, sağa çıkarsa arkadaşı
Talisca rahatlıkla gol yapacak ama o kaleye şut attı. Top nereye
gitti biliyor musunuz?
Taca... Ama aynı Cenk son saniyede kalitesiyle galibiyeti
perçinleyen adam oldu.
Mesela Quaresma... Kalitesi asla tartışılmaz ama dün kötü oynayıp
hocası tarafından dışarı alındığında eldivenlerini yere atması, hem
de hocasının önüne atması, ne kadar doğru?
Mesela Atiba...
Bence bu dönemki Beşiktaş'ın değil, tüm Beşiktaş tarihinin en
istikrarlı yabancılarından bir tanesi.
Gelelim maça... Al gülüm-ver gülüm giderken, sahneye Talisca çıktı.
Her futbolcunun atamayacağı bir gol attı. Top kaleye doğru gidiyor,
nereden baksanız 20 metre mesafe var, üstelik de top sekiyordu.
Ama sol ayağının üst içiyle hem sert hem de köşeye öyle bir vurdu
ki dünyada pek az futbolcu başarabilir. İkinci yarı Beşiktaş, genel
olarak oyunu tutamadı. Ta ki Tolgay girene kadar. Tolgay girdi,
orta saha direnci arttı.
Beşiktaş oyunu tutabildi.
Beşiktaş'ta son paragrafı Fabri'ye açalım...
Osmanlı'nın tek bir tehlikeli atağı var. O da son dakikalarda
vurulan harika şut. Fabri ise kendi sağına uzanıp, Beşiktaş'ı
mutlak golden kurtarıverdi. Beşiktaş için dün geceki galibiyet
şampiyonluk yarışında çok ama çok kritik üç puandı.