Önceki gece Arnavutluk'un İşkodra şehrinde Fatih Terim'in
siyasi, içi boş ve cin olmadan şeytan çarpmaya yönelik ifadelerini
şaşkınlıkla izledim. Bir gün önce "Hiçbir şey flu kalmasın"
diyordu. Ama sadece flu kalmadı, gri alanlar daha da koyulaşmaya
başladı ve Türk Milli Takımı'nın maalesef entrikalar hamamına
döndüğü ortaya çıktı.
Sırayla gidelim…
Fransa 2016 sonrası Terim, 4-5 çok önemli oyuncuyu kadro dışı
bıraktı ve "Bu milli formayı şerefiyle giyenler giymeye devam
edecek. Diğerleri giyemeyecek…" gibi ağır ifadelerle oyuncuları
suçladı. Arda Turan da birkaç ay sonra "Yüzde 100 şeref Allah'a
aittir" diyerek bu ciddi suçlamaya cevap verdi. Kosova maçı sonrası
Terim'in ifadelerine göre; Fransa'da yaşanan olaylar çok basit.
İdmanlara geç çıkmak, takım fotoğrafında yer almamak şerefle,
haysiyetle alakası olmayan basit şeyler. Madem olay bu kadar basit,
5 oyuncunun kafasını niye kopartıyorsun? Madem olay bu kadar basit,
olayın içine şerefi, haysiyeti niye sokuyorsun?
Gelelim bu 5 oyuncunun affedilmesine…
Son kertede Emre Belözoğlu'nun araya girdiği, Arda ve Terim
arasındaki köprüyü oluşturduğu herkes tarafından biliniyor. Bu,
Terim tarafından da açıklandı. Ama yine önceki gece öğrendik ki
Arda'ya Terim'in ekibinden Hande Sümertaş ve Bülent Bayraktar'ın
görevden alınacağı sözünü veren Arda'nın Emre abisiymiş. Ee peki
Terim'e göre, Emre hocanın çok güvendiği, saygı duyduğu bir
oyuncuymuş. Şu son iki cümle bile kabile milli takımlarında
olabilecek rezil bir tablo. Emre, Terim adına nasıl söz veriyor?
Yok, Emre bir şey dememişse, Arda yalan mı söyledi? Ya da Terim,
Emre'ye söz verip, Emre de Arda'ya aracılık yapmışsa, Terim mi
yalan söyledi?
Yine devam ediyoruz…
Kosova maçı sonrası Terim, kart hamilinden bahsetti. Benim
anladığım şu, Türkiye'de çok güçlü bir insan, medyaya adamlarını
yerleştiriyor ve Terim'e bir yıldır muhalefet yapıyorlar. Son 1
yıla bakıyorum, Terim'e muhalefet yapanlar aşağı yukarı şu isimler:
Başta ben (sert ve acımasız muhalefet), Mehmet Demirkol (seviyeli
ve beyefendice muhalefet), Rüştü Reçber ve Oğuz Çetin (eski bir
oyuncunun hocasına yapabileceği zarafette ve ama etkili muhalefet),
Rıdvan Dilmen (haklı ve incitmeden yapılan muhalefet). Valla Fatih
hoca, ben ve bu arkadaşların hiçbir zaman kartla martla bir yere
geldiğimiz yok. Ama bu ülke Abdullah Avcı'yı yiyip üst düzey
insanların ricasıyla milli takımın başına gelen ya da eski yıllarda
devrin önemli emniyet müdürleri vasıtasıyla Anadolu kulüpleri ya da
ümit milli takımların başına gelenleri çok gördü.
Gelelim diğer hususa…
Arda'yı birileri kullanıyormuş… Yazıklar olsun hoca! Evladım
diyorsun, dünya yıldızı diyorsun ve onu kullanıyorlar diyorsun. O
zaman, zamanında sen de mi kullandın? Benim tanıdığım Arda'yı kimse
kullanamaz. Kullanan kim? Amaç ne? Ortaya attın bıraktın. Peki aynı
olayı ben yapsam, 'Fatih Terim, Milli Takım'a gelmek için çok
önemli bir adamı kullandı' desem ve ortaya atıp bıraksam, üzülmez
misin, sinirlenmez misin? Arda'ya niye böyle bir suçlamada
bulunuyorsun.
Yine devam ediyorum…
"Demirören ile Arda telefon konuşması yaptılar" diyorsun ama
açıklamıyorsun. Belli ki içeriği biliyorsun ama bu siyasi
konuşmanla, cin olmadan şeytan çarpmaya kalkan bu tutumunla, basın
toplantısında ismini hiç anmadığın, sadece oyuncu diyerek
aşağılamaya çalıştığın Arda'yı yıpratmaya çalışıyorsun. Sonuçta
nereden bakarsan bak, Fatih Terim'in hocalığındaki Türk Milli
Takımı, Dallas dizisine dönmüş. Dallas dizisinin içeriğini gençler
pek hatırlamaz. Ben hatırlatayım, kimin eli kimin cebinde belli
değildir, türlü entrikalar döner, herkes birbirinin arkasından
işler çevirir ve bütün bu yanlışların ortak noktası Ceyar (JR)
adında bir adamdır. Her şeyi o planlar. Aile içi entrikaları o
çevirir. Aileyi birbirine o düşürür.
Şimdi Terim'e soruyorum, Milli Takım'ın Ceyar'ı kim? Ben cevabını
biliyorum. 'Türkiye de net anlıyor ama onu burada yazmaya gerek
yok.' İşte bu yuvarlak üslup benim üslubum değil, senin üslubun… O
Ceyar sensin hoca… Futbolcuyken Fatih'tin, sonra kaptan oldun.
Futbolu bıraktın imparator oldun, son birkaç yıl içinde de benim
adıma imparatorken sadece şeklen mitolojideki karton imparatora
döndün. Kosova maçı sonrası yapmış olduğun basın toplantısından
sonra da artık benim için Dallas dizisinin başaktörü Ceyar'sın.
Bundan sonra senin adın 'Dallas'ın Ceyar'ı Terim'dir.' Ben ne
Mehmet Arslan gibi beyefendiyim ne Demirkol ya da Rıdvan gibi
sakinim, ne de Rüştü ve Oğuz gibi kibarım. Ben hep şuna
inanmışımdır, kim olursan ol adamın suratına karşı düşüncelerini
söyle… Hani diyordun ya 'suratıma söylesinler' diye, bu satırları
da oku diye yüzüne karşı yazdım.