Bu terör saldırılarının hedefi milletin kendisidir. Görevleri
asayişi ve halkın emniyetini sağlamak olan polislerimiz de tıpkı
aynı hain saldırıda can veren sivil insanlarımız kadar sivildirler.
Terör şebekesi Batı'daki siyasi destekçilerini kaybetmemek için
dolaylı yollardan sivilleri hedef almayı tercih ediyor.
“Haklı savaş, haksız savaş” başlıklı kitabında Prof.
Michael Walzer terörizmin amacının bir ulusun maneviyatını
bozmak ve gösterdikleri dayanışmayı yıkmak olarak tarif eder.
Terörizmin yöntemini ise masum insanların 'rast gele' öldürülmesi
olarak açıklar. Terör saldırısına rast gelen insanların dindar mı
seküler mi, çocuk mu yaşlı mı, kadın mı erkek mi oldukları caniler
için zerre kadar önem taşımaz. Tam aksine terörizmin sinsice
işleyen mantığı olabildiğince daha fazla sivilin saldırı alanına
rast gelmesini umar. Toplumun maneviyâtını kırmak, moral
bütünlüğünü bozmak için yapar bunu.
“Görünmez Ordular” isimli kitabın yazarı Max Boot'a
göreyse terörizm, devlet dışı aktörlerin gayrimuharip unsurlara
karşı sindirme veya zorlama, yahut hükümet politikası ve oluşumunu
değiştirme amacıyla şiddet kullanmaktır. Gayrimuharip unsurların
çoğunlukla siviller olduğunu belirten Boot, bunlara kamu
görevlileri, polisler ve görev başında olmayan askerleri de dahil
ediyor. Bu tarif, terör örgütlerine 'siyasi örgüt' muamelesi yapan
Batı'lı çevrelerin yüzüne de çarpılmalıdır.