Abdullah Muradoğlu Yeni Şafak Gazetesi

Halka vaat, lobilere taahhüt !

ABD’de “Demokratlar” ve “Cumhuriyetçiler” Kasım’daki Kongre seçimleri için ”bağış toplama” yarışını hızlandırdılar. Cumhuriyetçiler Kongre’deki...

28 Ağustos 2018 | 4.546 okunma

ABD’de “Demokratlar” ve “Cumhuriyetçiler” Kasım’daki Kongre seçimleri için ”bağış toplama” yarışını hızlandırdılar. Cumhuriyetçiler Kongre’deki çoğunluklarını korumak, Demokratlar ise çoğunluk sağlamak için kıyasıya bir yarış içindeler. Amerikan siyasi sisteminde bağışlar hem kurumsal olarak partiler için ve hem de tek tek adaylar için çok önemli. Parti ve adaylar topladıkları bağışların miktarıyla orantılı olarak kampanyalarını gerçekleştiriyorlar. Öte yandan lobilerin yanı sıra, “PAC”lar veya “Süper PAC”lar olarak bilinen, belirli hedeflere odaklanmış “Politik Eylem Komiteleri” de topladıkları bağışlarla reklam, propaganda ve diğer etkinlikler çerçevesinde faaliyetler göstererek yarışa katılıyorlar.

ABD’de “Para”nın siyaset kurumu üzerinde nüfuz edinme aracı olarak kullanılması son zamanlarda daha fazla eleştiriliyor. Bu eleştirilere göre, büyük şirketlerin parayı etkili bir araç olarak devreye sokmaları sıradan Amerikalılar için kötü sonuçlar doğuruyor. “Washington Lobicileri” olarak nitelenen iş bitirici tipler, müşterilerinin “Kongre” ve “Beyaz Saray” nezdinde menfaatlerini ilerletmek için bağış toplamada uzmanlaştılar. Washington böyle binlerce lobiciye ev sahipliği yapıyor. Kongre üyeleriyse kendilerine bağış yapan çevrelerin çıkarlarını kolluyorlar. Siyasetçiler uzun süre Kongre’de kalabilmek adına bağışçılara bağımlı hale geliyorlar. Amerikan demokrasisinin en zayıf karnını bu bağış sistemi teşkil ediyor.

ABD’de okullara, tören alanlarına, kiliselere ve eğlence mekanlarına yönelik saldırılarda çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi, “bireysel silahlanma”ya kısıtlama getirilmesi yönündeki taleplerin daha yoğun şekilde dile getirilmesine yol açtı. Milyonlarca genç Amerikalı yasal değişiklik için sokaklara çıktılar. Bu protestolara rağmen Trump yönetimi ciddi bir adım atmadı. Zira silah lobileri Cumhuriyetçi Parti’ye ve Cumhuriyetçi adaylara cömert bağışlar yapıyorlar. Bu lobiler bireysel silahlanmaya kısıtlayan yasaların çıkarılmasını engelliyorlar.

Çok taraflı uluslararası anlaşmalardan zarar gören iş çevreleriyse, bu anlaşmalardan kaynaklanan uygulamaları geciktirmek veya anlaşmaları bozmak için seçimlerde büyük paralar harcıyorlar. 2016’daki başkanlık seçimlerinde Trump’ı destekleyen petrol ve kömür sanayicileri ABD’nin “Paris İklim Anlaşması”dan çıkmasını sağladılar. Trump enerji lobileriyle bağlantılı olan Scott Pruitt’i de “Çevre Koruma Ajansı(EPA)” başkanı olarak atadı. Bir süre EPA direktörlüğü yapan Pruitt hakkındaki iddialar sebebiyle istifa etti.

Yabancı ülkeler de ABD’li siyasetçilere yatırım yapıyorlar. Bu ülkelerin bağışları daha çok karmaşık finansal bağlantılar üzerinden gerçekleşiyor. Cumhuriyetçiler’e yakın bir iş adamının Birleşik Arap Emirlikleri adına, Trump’ın 2016’daki seçim kampanyasına yasal olmayan yollardan malî katkı yaptığına dair bazı iddialar, Robert Mueller’ın yürüttüğü “Rusya Soruşturması” kapsamında inceleniyor.

Amerikalı zengin Yahudiler ise iki partiye ve adaylarına bağış yaparak çıkarlarını ilerletiyorlar. Mesela, milyarder iş adamlarından Sheldon Adelson “Cumhuriyetçiler”e, Haim Saban ise “Demokratlar”a oynuyor. Sonuçta kazanan “İsrail Lobisi” oluyor. Trump’ın başkanlık seçim kampanyasının mega-bağışçılarından Adelson, ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınmasında büyük rol oynadı. Adelson’ın Trump’tan bu konuda taahhüt aldığı söyleniyor. Adelson, Cumhuriyetçi Parti’nin “Senato Liderlik Fonu”nun da en önemli bağışçısı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Boyaları döküldü! 28 Nisan 2024 | 122 Okunma İnsafsız takas! 23 Nisan 2024 | 61 Okunma ABD yine şaşırtmadı! 21 Nisan 2024 | 56 Okunma “Ayı kucaklaması” sonuç verecek mi? 16 Nisan 2024 | 325 Okunma Yalancı gözler! 14 Nisan 2024 | 57 Okunma